

TBB Dergisi 2014 (112)
Bavver KILIÇOĞLU
377
larında hükümlülerin yaşam hakları ile beden ve ruh bütünlüklerini
korumak üzere her türlü koruyucu tedbirin alınması zorunludur” iba-
resiyle yaşam ve sağlık haklarının altı kalınca çizilmiştir. İlgili kanun
kapsamında ağır derecede rahatsız olan mahpuslara özgü koruyucu
tedbirler detaylı bir düzenlemeye tabi tutulmamış sadece ceza infazı-
nın ertelenmesi yöntemi bir kanuni formül olarak ele alınmıştır.
Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un, “Ha-
pis cezasının infazının hastalık nedeni ile ertelenmesi” kenar başlıklı
16. maddesinin ikinci fıkrasında, ağır hastalığı bulunan mahkûmun
cezasının infazının
hayatı için kesin bir risk
barındırıyorsa geriye bıra-
kılabileceği hükmü bulunmaktaydı. Ancak 2013 yılı içerisinde yapılan
düzenlemeyle ceza infazının geri bırakılmasında,
hayatı için kesin bir
risk
koşulu yerine
cezaevinde
yaşamını tek başına idame edememe
ve
top-
lum güvenliği bakımından tehlike oluşturmama
kriterleri getirilmiştir.
7
Bu
değişiklikle beraber cezaevinde yaşamını tek başına idame edemeyen
mahpusa ilişkin ceza infazının geri bırakılması kararı verilmesi için
iki kademeli bir yol çizilmiştir. Yeni düzenlemeyle beraber ceza infazı-
nın geri bırakılması kararı;
1. Adli Tıp Kurumunca düzenlenen ya da Adalet Bakanlığınca be-
lirlenen tam teşekküllü hastanelerin sağlık kurulları tarafından
düzenlenip Adli Tıp Kurumunca onaylanan rapor üzerine;
2. İnfazın yapıldığı yer Cumhuriyet Başsavcılığının, hasta mahpusa
ilişkin, toplum güvenliği bakımından tehlike oluşturmadığı de-
ğerlendirmesi sonucunda verilmektedir.
Yukarıda çizilen hukuksal çerçeveyi, insan hakları ile çelişen uy-
gulamalara sebebiyet veren bir insiyatif alanı barındırdığından dolayı
eleştiriye tabi tutmak gerekmektedir:
Öncelikle tam teşekküllü hastanelerden alınan bilimsel nitelikli
sağlık raporları için Adli Tıp Kurumu’nun onayının aranmasının, tıbbi
yeterlilik ve etik ilkeleri açısından hiç bir karşılığı bulunmamaktadır.
Zira Adli Tıp Kurumu tarafından incelenen, “cezaevinde yaşamını
idame edemez” niteliğindeki bir raporun onaylanmaması, raporun
üzerinde imzası bulunan tüm sağlık emekçilerinin ve bağlı oldukları
7
24.01.2013 tarihli ve 6411 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Ceza ve Güvenlik
Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunda Değişiklik yapılmasına Dair Kanun