

TBB Dergisi 2014 (112)
Bavver KILIÇOĞLU
381
reksiz laf kalabalığı ve savsaklama olarak değerlendirmekte, mevcut uygula-
manın yeniden yapılandırılması ve basitleştirilmesi
tavsiye edilmektedir.
16
Ayrıca Türkiye’nin ulusal mevzuatlarında, cezaevinde yaşamını ida-
me edemeyecek derecede sağlık sorunları bulunan hürriyetinden alı
konulmuş kişilere ilişkin pozitif düzenlemelerin sadece mahkumiyet
almış(cezası Yargıtay tarafından onaylanmış) bireyleri kapsayacağına
ilişkin Yargıtay içtihatları birçok AİHM kararlarına konu olmuştur.
17
AİHM bu kararlarında, hasta olan bireylere yönelik, tutuklu veya hü-
kümlü şeklindeki hukuksal tasniflerle ayırt edilemeyecek bir insani
yaklaşımın gerekliliğini vurgulamaktadır.
2. Kanun Önünde Eşitlik İlkesinin Ceza İnfaz Hukukunda
Yarattığı Eşitsizlik
Ceza hukukuna hakim olan temel ilke herkesin aynı kurallara tabi
olmasıdır ve bu durum infaz hukuku için de geçerlidir.
18
Anayasanın
10. maddesinin çatısını oluşturduğu eşitlik ilkesi, kaba anlamıyla ay-
rımcılığı bertaraf etme kaygısının hukuksal karşılığı olarak ifade edi-
16
“Mahkeme, bir kişinin tıbbi olarak takibini yapan ve onun müzdarip olduğu hasta-
lığa ilişkin pataloji alanında uzman olan hastane kuruluna göre heterojen bir yapıya
sahip olan 3. İhtisas kurulunun o kişinin sağlık durumunu değerlendirmek adı-
na daha yetkin olduğuna inanmak için hiçbir sebep olmadığını gözlemlemektedir.
Dolayısıyla mahkeme, … başlıca görevi sadece teşhisi yapılan söz konusu hastalı-
ğın Anayasanın 2. Fıkrasının ‘b’ bendine girip girmediği yönündeki basit soruya
cevap vermek olan Adli Tıp İhtisas Kurulunun, neden başvuranı muayene etmek
için İstanbul’a getirilmesini istediğini ve daha da önemlisi bunu yapmak için neden
8 Haziran 2011 tarihine kadar(43 GÜN) beklediğini anlayamamaktadır. Nihayet,
bütün bunlara ek olarak, başvuranın sonunda serbest bırakılmasına izin veren adli
tabiplerin raporu düzenlemek için bir hafta daha beklediklerini gözlemlemektedir.
Mahkeme, Hükümetin açıklama ihtiyacı bile duymadığı bu gereksiz laf kalabalığı
ve savsaklama karşısında ve hatta son derece üzüntü verici bir şekilde, (başvuranın
durumu hakkında) belirleyici olan söz konusu raporun ilgili Cumhuriyet savcısına
tebliğ edilmemesi ve bir hafta sonra, sadece Adalet Bakanlığının resmi sitesi olan
(Uyap)’a yüklenmekle yetinilmesive söz konusu raporun savcılık tarafından Başvu-
ranın Vefatından Altı Gün Sonra tebliğ alınması konusunda bir gerekçe ortaya koy-
maması olgusu karşısında, ancak ciddi bir endişe duyduğunu ifade edebilecektir.”
İlgili karar metni için bkz. “Çetin v. Türkiye”, Başvuru no.44084/10,
http://hudoc.
echr.coe.int/webservices/content/pdf/001-119948 (25.12.2013)
17
“Yıldırım v. Türkiye”, No.2778/02; “Eren v. Türkiye”, No.27662/04; “Eroğlu v.
Türkiye”, No.30472/04
18
“(…)genç-yaşlı, zengin-fakir, zenci-beyaz, Türk-Alman herkes aynı ceza hukuku
kuralına tabidir; bu objektif adalettir.”Özbek, a.g.e. , s.60; Öztürk, Bahri/Tezcan,
Durmuş/Erdem, M.Ruhan, “Nazari ve Uygulamalı Ceza Muhakemesi Hukuku”,
Seçkin Yayınları, Ankara-2009, s.104.