Background Image
Previous Page  375 / 413 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 375 / 413 Next Page
Page Background

Türkiye Cezaevlerinde Bulunan Hasta Mahpusların Durumunun Uluslararası ...

374

Giriş:

Azap çektirilen, parçalanan, organları kopartılan, yüzüne veya omzuna

simgesel damga basılan, canlı veya ölü olarak teşir edilen, seyirlik unsur haline

getirilen beden birkaç on yıl içinde ortadan yok olmuştur. Beden, ceza ile yıl-

dırmanın ana hedefi olmaktan çıkmıştır

.”

1

Hapis-ceza yapısının bina edilmeye başlandığı 19.yy.lara değin

süre gelen suçu ve suçluyu yıldırmanın iktidarsal itki noktası motor

gücünü sürekli bedene azap çektirmede bulmuştur. Yakın geçmişimi-

ze kadar devam eden cezalandırma sistemlerindeki kaçınılmaz ölüm;

toplum önünde zincire vurulma, kamçılanma, kızgın demirlerle dağ-

lanma, yerlerde sürülme, organların canlı canlı kesilmesi gibi vahşi bi-

çimlerde yaşanmaktaydı.

2

Bu azap çektirme metodlarının barındırdığı

şiddet hacminin dozajı ve beden ile olan doğrudan teması sadece bire-

ye ıstırap çektirme amacı ile yoğrulmamıştır. Foucault’un dediği gibi,

cezalandırmadaki tüm azap çektirme süreçlerinin toplum önünde

“kara bir şölen” havasında sergilenmesinin hukuksal ve siyasal işlevi

bulunmaktadır.

3

Bu işlev de bir an için yara almış olan otoriteyi ye-

niden oluşturmaya yönelik törensel bir çerçevedir. Bu işlevin gerçek-

leşmesi adına, toplumsal belleğin yaşadığı-yaşayacağı sosyo-psikolojik

süreçlerde bir nizam atmosferini dizayn etme hedef koşulur. Azap tö-

renlerinde otoritenin koyduğu-koyacağı kurallara sadık bir toplumsal

yapının demini her daim diri tutabilmek için toplumsal belleğe gönde-

rilen ahlaki ve siyasi mesajlar bulmak mümkündür.

Tarihsel akış içerisinde cezalandırma mantığının seyrettiği rota ve

barındırdığı şiddet temposu farklı yoğunluklara bürünse de, yukarı-

da açıkladığımız “iktidarsal amaç” kararlılığını hala sürdürmektedir.

Bireyler nezdinde yapılması ve yapılmaması gerekenleri belirleyen

otoritenin kaidelerine aykırılık suç, bu gaflete düşenlere suçlu, suçlu-

ya yönelen otorite araçlarına yaptırım ve nihayet tüm bu denklemin

tamamına da cezalandırma hukuku diyebiliriz. Krallardan tiranlara,

monarklardan imparatorlara kadar farklı tarzlara bürünen bu hukuk-

sal denklemin temsili demokrasi adı altında yoğrulmuş, millet adına

1

Foucault Michel, “Hapishanenin Doğuşu”, Çeviren: Mehmet Ali Kılıçbay, 3.Baskı,

İmge Kitabevi Yayınları, Ekim-2006, s.39.

2

Giddens Anthony, “Sosyoloji”, Çeviren: Cemal Güzel, 1.Baskı, Ayraç Yayınevi,

Ankara-2000, s.198.

3

Foucault, a.g.e. , s.93.