Background Image
Previous Page  92 / 413 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 92 / 413 Next Page
Page Background

TBB Dergisi 2014 (112)

Vedat LAÇİNER

91

Bakanlığı’dır. Bakanlık, iş güvenliği ile ilgilenen gerek bağlı gerekse

özerk nitelikte birçok yapılanmayı bünyesinde barındırır. Bundan

başka, konu ile ilgili mevzuat hazırlanması aşamasında da Bakan-

lığın doğrudan rolü bulunmaktadır. Bakanlık bünyesinde çalışan İş

Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü’ne, iş sağlığı ve güvenliğinin

sağlanması konusunda çok önemli görevler verilmiştir. Bu görevler

incelendiğinde Ulusal İş Sağlığı ve Güvenliği Konseyi’nin görevleriyle

örtüştüğü görülür. Yine İş Sağlığı ve Güvenliği Müdürlüğü’nün alt bi-

rimi olarak 1968 yılında İş Sağlığı ve Güvenliği Merkezi (İSGÜM) ku-

rulmuştur. Bu merkez, Türk Hükümeti ile Uluslararası Çalışma Örgü-

tü arasında yapılan anlaşmayla Uluslararası Çalışma Kurallarını ve

Çerçevesini İyileştirme Programı (PIACT) çerçevesinde kurulmuş ve

yapılandırılmıştır. İSGÜM’ün görev ve amaçları da Ulusal İş Sağlığı

ve Güvenliği Konseyi’nin görev ve amaçlarıyla büyük paralellik gös-

termektedir. Kanaatimizce, Ulusal İş Sağlığı ve Güvenliği Konseyi’nin

kurulmasıyla varılmak istenen amaç, eğer iş sağlığı ve güvenliği ala-

nında sosyal diyalog kanalının açılması ise, bu amaca, sözkonusu

mevcut iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili bu devlet kurumlarının örgüt

yapısının sosyal taraflara açılması yoluyla ulaşılabilirdi. Çünkü Ulu-

sal İş Sağlığı ve Güvenliği Konseyi de tamamen Çalışma ve Sosyal

Güvenlik Bakanlığına bağlı, sekreteryası o kurum tarafından yürütü-

len, bütün işlem ve planları bu kurum tarafından hazırlanan bir kon-

seydir. Devletin Konseydeki güçlü rolü ve Konseyin sadece danışma

işlevi olduğu da düşünüldüğünde, ayrı bir müessese olarak konsey

kurulması amaca hizmet etmemektedir.

Sonuç olarak Konsey, eğer devlet ağırlıklı bir üye ve etkinlik ya-

pısına sahip olacaksa, konuyla ilgili mevcut devlet kurumlarından

birinin içerisine katılabilecek sosyal taraflarla bu sorun çözülebilirdi.

Eğer ayrıca bir konsey kurulacaksa, bu konseyin idari ve mali açıdan

bağımsız olması gerekirdi. Nitekim Avrupa Birliği’nin bir yan organı

olarak çalışan Avrupa Ekonomik ve Sosyal Komitesi’nin üye yapısında

olduğu gibi, üyeler sadece işveren, çalışan ve diğer menfaat grupların-

dan teşekkül edebilirdi. Bu müessese de temel olarak danışma işlevi

görmektedir, ancak politik olarak tamamen bağımsız hareket edebil-

diğinden uygulamada büyük etkinliğe sahiptir.