

TBB Dergisi 2014 (115)
Çağrı YÜCEL
105
dece bir kısmını inceleyebileceğimiz mevzuat, karar ve uygulamalarla,
avukatın haklarının giderek budandığı, ama aslında budanan hakkın
sadece avukatın değil, kişilerin hakkı olduğu görülecektir.
Gelinen aşamada sadece avukatların değil, avukatların meslek
örgütü olan baroların da haklarının kısıtlanmaya çalışıldığı ve hatta
kısıtlandığı tespit edilmelidir. Ancak burada da aslında hakkı kısıtla-
nanın barolar değil, yine kişiler olduğu göz ardı edilmektedir. Çalış-
mamızda doğrudan avukatın haklarının önündeki engeller incelene-
cek olmakla birlikte, bu başlık altında baroların önemli bir hakkına
getirilen kısıtlamaya kısaca değinmek isabetli olacaktır.
Avukatlık Kanunu’nun 76. maddesinin I. fıkrasında baroların hu-
kukun üstünlüğü ile insan haklarını savunmak ve korumak amacının
bulunduğu açıkça düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye dayanan barolar,
özellikle idarenin birçok eylem ve işlemine karşı idari yargıda dava
açmakta ve açılan bu davalarda baroların dava ehliyeti olduğu kabul
edilmekteydi
3
. Buna karşılık Danıştay, yıllardan beri istikrarlı bir şe-
kilde verdiği bu kararlarından dönerek, baroların dava açma ehliyeti-
ni dar olarak yorumlamaya başlamıştır
4
. Danıştay’ın bu kararları ge-
leceğe, avukatlığa ve barolara bakış açısı yönünden önemli işaretler
vermektedir. Maalesef hukuk kültürü ve bilincinin yeterli seviyeler-
de olmadığı toplumlarda hak arama bilincinin de istenen seviyelerde
3
12.D, 24.12.1997, E.1996/611, K.1997/4255 (SMİP); DİDDK, 07.10.2004,
E.2004/2163, K.2004/788 (Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları - SMİP).
4
6.D, 08.06.2011, E.2010/12920, K.2011/2120 (SMİP); 14.D, 21.09.2011, E.2011/13742,
K.2011/796 (SMİP). Buna karşılık 8.D, 25.05.2012, E.2009/3301, K.2012/3510 sayılı
kararında Ankara Barosu’nun, Ankara Büyükşehir Belediyesi sınırlarında bulu-
nan park ve piknik alanlarında içki içilmesinin yasaklanmasına ilişkin işleminin
iptali için açtığı davada, Ankara Barosu’nun İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun
2. maddesinde belirtilen şekliyle bir menfaatinin ihlal edilmediği gerekçesiyle, iş-
lemin iptaline karar veren Ankara 9. İdare Mahkemesi’nin kararını bozmuştur
(Karar yayımlanmamıştır). Ancak bozma kararından sonra davaya tekrar bakan
Ankara 9. İdare Mahkemesi, 19.09.2013, E.2013/1333, K.2013/1254 sayılı kara-
rında, “...1136 sayılı Yasa’nın 76. ve 95/21. maddelerinde yapılan ve yukarıda
açıklanan yasal değişiklikten sonra baroların; mesleki bir örgüt olmanın ötesin-
de hukukun üstünlüğünü, insan haklarını savunmak ve korumak gibi bir işlev
yüklenmesi nedeniyle diğer meslek örgütlerinden farklı bir konuma sahip olduğu
açıktır. Avukatlık Yasası’nda yapılan değişiklikten sonra dava açma ehliyetini bu-
lunup bulunmadığı saptanırken ... menfaat ilgisinin olaya özgü, ancak daha geniş
yorumlamak gerekir. Dolayısıyla dava konusu uyuşmazlığın niteliği göz önünde
bulundurulduğunda davacı baronun menfaat ilgisinin bulunduğu açıktır...” ge-
rekçesiyle, ilk kararında ısrar etmiştir
(http://www.ankarabarosu.org.tr/images/Duyurular/9idare.pdf - erişim tarihi: 12.01.2014).