Background Image
Previous Page  242 / 449 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 242 / 449 Next Page
Page Background

TBB Dergisi 2016 (116)

Yasin SEZER / Uğur BULUT

241

vuran kişinin harç ödemek gibi kendi aleyhine olabilecek bir hususu

da dikkate alarak yargıya yönelmesi gerekir. Bu nedenlerle, taleple

bağlılık ilkesini terk etmektense, yukarıda belirtilen koşullarda ta-

lep sonucunu belirleyemeyecek davacıya, dilekçede belirli bir miktar

göstermeksizin tam yargı davası açabilmesi olanağı sağlanması daha

yerinde bir tercih olacaktır.

Ayrıca, yukarıda değindiğimiz 29.12.1983 tarihili Danıştay İçti-

hadı Birleştirme Genel Kurulu kararında gerçekleşen şartların bir

arada gerçekleştiği durumlarda, 6459 sayılı Kanunla getirilen tam

yargı davalarında dilekçede belirtilen miktarı bir defaya mahsus ar-

tırabilme imkânı, belirsiz tam yargı davasının yerini tutabilecek ni-

telikte değildir. Zira bu içtihadı birleştirme kararına konu olan somut

olaya benzer durumlarda, nihaî kararın verildiği anda dahi zararın

miktarını tam olarak tespit etmek ne davacı için ne de mahkeme için

mümkündür. Bu tür durumlarda, idare mahkemesinin net ve açık

bir miktara hükmetmemesi doktrinde eleştirilmişse de, bu durum

özellikle iptal edilen idarî işlemler nedeniyle uğranılan zararların

iptal kararının gereği yerine getirilene kadar devam edecek olması

nedeniyle, idare hukukuna özgü kaçınılmaz bir sonuçtan kaynak-

lanmaktadır. İdarenin, iptal kararının gereğini uygulayacağı zama-

na kadar davacının zararı devam edeceğinden, 6459 sayılı Kanunla

getirilen imkânla davacının nihaî karar anına kadar talep sonucu ar-

tırabilmesi de tam olarak ihtiyaçları giderecek nitelikte değildir. Bu-

rada, yargının tazminatı belirleme yetkisini tamamen idareye dev-

rettiğinden de söz edilemez. Zira esasen idare mahkemesi ödenecek

tazminatın çerçevesini kararında çizecek, sınırlayacaktır. İdarece ya-

pılacak olan mahkeme kararında belirtilen çerçevede kalan tazminat

tutarının miktarını tespit etmekten ibaret olacaktır. Böyle bir durum-

da, idarenin tespitlerine karşı ayrı davalar açılarak yargının meşgul

edileceği endişesi

86

de esasen eleştiriye açıktır. Zira idareye böyle

bir imkân tanınmazsa davacının başvurabileceği tek yol, mahkeme

kararının verilmesinden sonra meydana gelen zararları için ayrı bir

86

Çağlayan, İdarî Yargılama, s. 564-565.