

TBB Dergisi 2016 (116)
Yasin SEZER / Uğur BULUT
239
tırılamaz. Diğer bir deyişle, kanun yolu aşamasında talep sonucunun
artırılabilmesi mümkün değildir. Ancak kanun yolu aşamasında karar
bozulur ve bu bozma kararı doğrultusunda yargılamaya devam edi-
lirse artık talep sonucunun tekrar bir nihaî karar verilinceye kadar
artırılabileceğini kabul etmek gerekir
80
. Nitekim, Danıştay da bu de-
ğişikliğin kanun yolu aşamasındakiler dahil tüm derdest davalara uy-
gulanacağını kabul ederek, kanun yolunda bozulan kararların devam
eden yargılamasında talep sonucunun artırılabileceği doğrultusunda
karar vermiştir
81
.
I. Değerlendirme
Belirsiz alacak davasının amaçları dikkate alındığında, hukuku-
muzda bu yönde somut bir düzenlemenin yer almadığı dönemde dahi
bu davanın açılabilmesi gerektiği belirtilmiştir
82
. Hukuk yargılaması
bakımından belirtilen bu görüş, talep sonucunun belirli olması kura-
lının sadece talep sonucunun belirlenebilir olduğu durumlara özgü
olduğunu; buna karşılık, alacak miktarının belirlenemediği hâllerde
davacıdan mutlaka tam bir talep sonucu beklenmemesi gerektiğine
dayanmaktadır.
80
Özel hukukta ise, bu husus tartışmalıdır. Bir görüş, bozmadan sonra ıslahın mutlak
olarak caiz olması gerektiğini savunurken; karşı görüşe göre, bozmadan sonra
ıslah ancak usûlî kazanılmış hakkı zedelemeyecek derecede mümkün olmalıdır.
Bu konuda bkz. Kuru-Arslan-Yılmaz, s. 532; Yılmaz, Islah, s. 518; Pekcanıtez-
Atalay-Özekes, s. 624; Karslı, s. 681-682; Deynekli, s. 26 vd.
81
“Davacılar vekili tarafından, davanın maddi tazminata ilişkin kısmı yönünden
ıslah talebinin nazara alınmaması nedeniyle temyiz isteminde bulunulmuş ise de,
30.04.2013 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğü giren ‘İnsan Hakları
ve İfade Özgürlüğü Bağlamında Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun’ ile 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 16. Maddesinin dördüncü
fıkrasına eklenen hüküm ile tam yargı davalarında dava dilekçesinde belirtilen
miktarın, süre veya diğer usul kuralları gözetilmeksizin nihai karar verilinceye
kadar, harcı ödenmek suretiyle bir defaya mahsus olmak üzere artırılabileceği
ve bu miktarın artırılmasına ilişkin dilekçenin otuz gün içinde cevap verilmek
üzere karşı tarafa tebliğ edileceği, bu hükmün, kanun yolu aşaması dahil yürürlük
tarihinde derdest olan davalarda uygulanacağı kurala bağlanmış olup, davanın
maddi tazminata ilişkin kısmının Danıştay Onuncu Dairesi’nin 31.3.2010 tarih ve E:
2009/14473, K: 2010/2490 sayılı kararıyla onanıp kesinleştiğinden, ıslah talebinin
bu aşamada dikkate alınması mümkün değildir.” Danıştay 15. D., 09.05.2013, E.
2013/4405, K. 2013/3335 (Kazancı Bilişim-İçtihat Bilgi Bankası).
82
Pekcanıtez, s. 29.