

İdarî Yargıda Belirsiz Tam Yargı Davası İhtimâli
240
Tam yargı davalarının, zararın gerçekçi ve tam olarak tazminini
sağlama amacı
83
dikkate alındığında, koşulların sağlanması hâlinde
belirsiz tam yargı davasının kabul edilmesi gerektiği sonucuna varıl-
malıdır. Zira, ancak bu şekilde, kesin hüküm, fazlaya ilişkin haklar-
la ilgili dava açma süresinin geçmesi, miktarın çok fazla gösterilerek
harç konusunda zarara uğranılması veya talebin sadece bir kez artırı-
labilmesi gibi olumsuzluklar söz konusu olmaksızın, davacının zararı
etkin ve tamamen giderilebilecektir. Böyle bir dava, sadece yukarıda-
ki içtihadı birleştirme kararına konu olan somut uyuşmazlığa benzer
durumlarda değil, talep sonucunun dava dilekçesinde gösterileme-
yeceği her uyuşmazlık bakımından caiz olmalıdır
84
. Doktrinde bu so-
runun tam yargı davalarında taleple bağlılık ilkesi uygulanmaksızın,
davacının talep sonucundan daha fazla da olsa uğranılan gerçek za-
rara hükmedilmek suretiyle de çözülebileceği dile getirilmiştir
85
. Bu
görüş, davacının haklı olduğu ve korunması gerektiği varsayımına
dayanarak, dilekçede talep sonucunun gösterilmesi ve taleple bağlı-
lık kuralının bir arada uygulanmasının olumsuzluklarını gidermeye
çalışmaktadır. Ancak, taleple bağlılık kuralı tamamen terk edilirse,
davacı düşük harç ödemek amacıyla mümkün olan en az talep sonu-
cuyla dava açacaktır. Bu durumda, dava açıp mahkemeleri gereksiz
yere meşgul etmeden önce davacıyı haklılığını düşünmeye iten tek
sebep de ortadan kalkacaktır. Hak arama özgürlüğü bu şekilde bir
uygulamaya imkân verecek derecede yorumlanamaz. Aksi hâl, yar-
gılama hizmetinden faydalanan kişilerin kamuya yüklediği yükün
tamamını tüm bireyler üzerine yükleyecektir. Oysa bu hizmete baş-
83
Güran, s. 167; Ünlüçay, s. 6; “Tazminat davalarının yargı denetimiyle amaçlanan
sonuca ulaşabilmesi ilgililerin subjektif hukuki durumlarında ortaya çıkan hak
ihlallerinin tamolarak giderilmesi, ‘adil bir doyum’ sağlanabilmesi, zararın gerçekçi
biçimde tazminiyle mümkündür.” Danıştay 5. D., 29.09.2004, E. 2000/3316, K.
2004/3372 (Kazancı Bilişim-İçtihat Bilgi Bankası); “İdarenin hukuki sorumluluğu,
kişilere lütuf ve atıfet duygularıyla belli miktarda para ödenmesini öngören bir
prensip olmayıp; demokratik toplum düzeninde biçimlenen idare-birey ilişkisinin
doğurduğu hukuki bir sonuçtur. İdari uargı da, bu anlayış doğrultusunda, idare
hukukunun ilke ve kurallarını uygulamak suretiyle, idarenin hukuki sorumluluk
alanını ve sebeplerini içtihadıyla saptamak zorundadır.” Danıştay 10. D.,
29.04.2008, E. 2007/3301, K. 2008/2939 (Kazancı Bilişim-İçtihat Bilgi Bankası).
84
Birtek, s. 38.
85
Ünlüçay, s. 9.