

Adli Yargıda “Makul Süre” Felsefesi ve Matematiği
38
doğrusal nitelikte değildir. Anayasa’nın 141/son maddesinde, “
Davala-
rın en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması yargının görevi-
dir”
kategorik buyurusuna karşın, adalete başvuru açısından önemli
bir farkın belirmesi için yargılama giderleri ile gecikmenin ne kadar
indirilmesi gerektiği de sorunsallığını korumaktadır. Gider/gecikme-
de çok az bir indirim sağlandığında, önemli ölçüde bir fark olmayacak;
yargıya gider veya gecikme nedeniyle başvurmayanlar yine de baş-
vurmayacaklardır. Öte yandan giderleri ve gecikmeyi önemli ölçüde
azaltmanın yargıdaki yansımaları tahmin edilmekte midir? Yargının
daha ciddi sorunlarla karşılaşması ve sonuçta gerçek bir değerin yiti-
rilmesi riski de yok mudur?
1970’lı yıllara kadar yargıdaki gecikmeler genelde iş yükü fazlalığı
ile personel azlığı olan zayıf mahkeme yönetimine bağlanırken şimdi-
lerde uzun bekleyişlerin sistemdeki avukatlar gibi asli aktörlerin iradi
eylemlerine indirgendiği görülmektedir. Evrensel nitelikteki bu olgu
nedeniyle bazı sanıklar mahkumiyet süresinden fazla cezaevinde tu-
tuklu kalmaktadırlar. Bu durum yargılama hızını daha da artırmak
üzere harcama olanağı olan zengin ülkeler için de geçerliliğini koru-
maktadır.
Yargıdaki gecikmeye neden olan faktörler arasında, aşağıdaki tab-
loda yer alan
bekleme süresi
kayda değer bir olgudur. Nitekim, Adli Tıp’a
gönderilen her dosya için bekleme süresi (B.S) normalin çok üstünde
olmakta; aynı dosyanın ikinci/üçüncü kez gönderilmesi halinde ise
geçen süre kronikleşmektedir.
Kuşkusuz yargı pazarındaki tüketicilerin tatmini ile gecikme
arasında ilişki üzerine tartışmalar süregelmektedir. A.B.D’deki Rand
Araştırma Kuruluşunca yapılan araştırmaya göre davacıların tatmini
için ne gider ne gecikme ve ne de dava sonucunun kritik bir önemi
vardır; önemli olan
algılanan adilliktir
. Davaya taraf olanlar, yargıda
gördükleri adil işlem oranında tatmin olmaktadırlar. İşte bu doğrultu-
da, O.W.Holmes’in (1841-1935) belirttiği gibi, taraflar mahkemece veri-
lecek kararı (
ex post)
önceden
(
ex ante
) tahmin edebilmelidirler (
hukuk
güvenliği)
. Aksi takdirde sofıstike bir falcılık türü olacak-
güvenlik, gü-
vensizlik ilkesine dönüşecektir.
5
5
Kararların tahmini bağlamında kural kuşkuculuğu ile kanıt kuşkuculuğu için
6.basısında yazarın önsözü bkz. J. Frank. Law and the Modern Mind, Doubleday