

TBB Dergisi 2015 (117)
Mustafa T. YÜCEL
37
sürecinde, sanıklara isnat edilen suçun bildirilmesi, dinlenmesi, avu-
kat yardımı ve var olan kuralların uygulanması yalnızca demokrasi-
lere özgü olmayıp kast devletleri ile despotik imparatorluklar
3
için de
geçerli bir olgudur. Hukukun etkinliği isteniyorsa, “adil yargılanma
hakkı” vazgeçilemeyecek bir ön koşuldur. Yargılama usulünün
adillik
derecesi
de tarafların usullerin elverdiği sonuç üzerine dolaylı etkisine
dayalıdır. Bu nedenle tarafların söz sahibi ve etkisi olan usuller, öte-
kilerden daha adil, Adaletin gecikmeksizin yerine getirilmesini sağ-
layan temel bir adalet ilkesidir. Magna Carta’da, “kimseye hak veya
adaleti ret etmeyeceğiz” denilerek geciken adaletin özellikle suç mağ-
durlarına karşı yadsınmış bir adalet olduğuna vurgu yapılmaktadır.
Nitekim, AİHM’si içtihatlarında makul yargılama süresi
için devlet-
lerin hukuk sistemlerine, davaları makul sürede sonuçlandırmayı da
içermek üzere AİHS md 6.1’in gerekliliklerine uymalarını sağlayacak
biçimde düzenlemeye yönelik
pozitif bir görev
yüklenmektedir. Yargı-
lamasız insanları idama götürmenin keçiler yerine koyunları asmak
riskini de beraberinde getireceği unutulmamalıdır.
4
Ne var ki ülkede
yargıda gecikmeye karşı kültürel bir tolerans oluşmuştur.
Yargıdaki gecikme ile mahkeme harçları, yargıya başvuruyu etki-
lediği kadar
adil yargılanmayı
da aynı derecede etkilemektedir. Yalnız
yargılama giderleri ve “gecikme”nin bu sonuçtaki payı ne orandadır?
Bu oranın adalete başvuruyu engelleyici bir niteliği var mıdır? Gibi
soruların işaret ettiği üzere bu alandaki sorunlar, düşünüldüğü kadar
3
Tacıtus’un tanıklığına göre, Tiberius’un hükümranlığında bile Roma adaletini,
adillik ve onur (integrity) nitelendirmekteydi. Dejenerasyon görüldüğünde ise
klasik lafzı hukuk egemen olmuştur. Nitekim, Sejanus’un düşüşünde, kendisinin
masum olan kızının idam edilmesi arzu edildiğinde, virjin birisinin idam edilmesi
örneği olmadığından, infaz görevlisi idam öncesi kızı iğfal etti. Ayrıca Bkz. 5271
sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu md. 74, 90-91,95 ve 108.
4
Yargılama hukukunda oluşan bu standart, rasyonel usul ve “fair play” sağlama
arzusundan doğan “due process”, sosyal ve siyasal yargılar için de aynı derecede
vazgeçilmez bir tedbirdir. Bu bağlamda “due process” yalnızca yargılayacağımız
insanlar ve davranışları için değil; ve fakat genel ilkeler ve ihtilaflı kamusal sorun-
lar için de geçerli olmaktadır. Bu doğrultuda şunlar önerilmektedir: Sosyal araş-
tırmalar yürütülürken mevcut standartların rasyonel ve anlaşılır olmasına dikkat
edilmeli; tanık olduğumuz bir ihtilafta, ilgili tüm kanıtlar, ne derece karşıt veya
beklenilmeyen türden olursa olsun, derlenerek irdelenmeli; kendimizi önyargı-
lardan, partizanlıktan, uygun olmayan tarafgirlikten arındırmalı; karşı tarafın
kanıtları ve argümanları değerlendirilinceye kadar yargı ertelenmeli; ve hata yap-
manın insan için mukadder oluşunu göz önüne alınarak hata yapıldığı anlaşıldı-
ğında yargıyı yeniden gözden geçirmeye hazırlıklı olunmalıdır.