Background Image
Previous Page  241 / 421 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 241 / 421 Next Page
Page Background

Zincir İşlemlere Karşı Hangi Aşamada Dava Açılabilir?

240

Danıştay’ın adalet müfettişliğinden alınma yolundaki teklifin iptal

davasına konu edilebileceği şeklindeki görüşü de hatalıdır. Bir kimse-

nin adalet müfettişliğinden alınması Adalet Bakanının teklifi üzerine

Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu kararı ile olanaklıdır. Bakanın

teklifi ile Kurulun kararı arasında kuvvetli ve çözülemez bir ilişki bu-

lunduğundan burada ayrılabilir işlem kuramı uygulanamaz. Dolayı-

sıyla bu teklife karşı dava açılması idari işlem kuramı uyarınca olanak-

lı değildir. İdari işlem kuramı uyarınca asıl kararı veren Hâkimler ve

Savcılar Yüksek Kurulunun bütün icrai kararlarına karşı dava açıla-

bilmeli, teklifin hukuka aykırılığı konusu ise açılacak olan davada in-

celenmelidir. Gerçi, Anayasanın 159. maddesinin 10. fıkrası gereğince,

Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun meslekten çıkartma cezasına

ilişkin kararı dışındaki kararlarına karşı yargı mercilerine başvuru-

lamayacağından idari işlem kuramına ve hukuk devleti ilkesine ay-

kırı olsa da bu ayrıksı durum dışında HSYK’nın hiçbir kararına karşı

dava açılamaz. Zannımıza göre bu içtihadında Danıştay, Hâkimler ve

Savcılar Yüksek Kurulu kararına karşı yargı yoluna gidilememesinin

mahzurlarını giderebilmek için böyle bir ara çözüm bulmaya uğraş-

mıştır. Ancak bu tutumun doğru olduğu savunulamaz. Çünkü yargı

organının görevi, yasa koyucunun eksikliklerini tamamlamak veya

İdareyi terbiye etmek değildir, onun görevi uyuşmazlıkları hukuka

uygun bir şekilde adil olarak çözmektir. Aksi takdirde, hukuki istikrar

veya hukuki güven ilkesi kaybolur. Ayrıca, ilgili kişinin adalet mü-

fettişliğinden alınarak Cumhuriyet Savcılığına atanması yönündeki

Adalet Bakanlığı teklifini kurumlar arasında bir iç yazışma niteliğinde

olarak görmek de olanaklıdır. Kurumlar arasında iç yazışma niteliğin-

deki işlemler de kesin ve yürütülmesi zorunlu işlem değildir ve dola-

yısıyla iptal davasına konu olamazlar. Danıştay’ın söz konusu içtihadı

bu yönden de hatalıdır.

Ancak yapılan bu açıklamalardan bütün teklif etme işlemlerinin

iptal davasına konu yapılamayacağı sonucu çıkartılmamalıdır. Bu bağ-

lamda teklifin reddedildiği bir işleme karşı dava açılabilmesi olanaklı-

dır. Gerçekten de Gözübüyük ve Tan’ın isabetli olarak belirttiği üzere,

hazırlayıcı bir işlemin yapılmasının idarece reddinin idari bir işlemin

yapılmasını engellediği durumlarda, hazırlık işleminin yapılmasının