Background Image
Previous Page  247 / 421 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 247 / 421 Next Page
Page Background

Uzman Görüşünün Boşanma Davalarında Velayetin Saptanmasındaki Önemi

246

verilmesi veya ayrılık halinde hakim eşlerden birine velayeti verebilir.

Boşanmada velayet, çocuk kendisine bırakılan tarafa aittir. Çocuğun

korunmasına yönelik önlemlere dair hükümler ve velayet kendisine

bırakılmayan tarafın çocuk ile kişisel ilişki kurma hakkı saklıdır.

Görüldüğü üzere Türk Medeni Kanunu’nun boşanmaya bağladığı

sonuçlardan bir tanesi çocuğun ayrılan eşlerden bir tanesine bırakıl-

ması olup velayetin de aynı eşe ait olacağı hükme bağlanmıştır. Bu dü-

zenleme velayet kavramının doğasından kaynaklanmaktadır. Çünkü

velayete sahip olan ana veya babanın çocuğun bakımını üstlenmesi

gerekmektedir. Boşanma davasına bakan hakimin, ayrılan eşlerin or-

tak çocuğu olduğu hallerde çocuğun kime bırakılacağı konusunu ayrı-

ca inceleyip hükme bağlaması gerekmektedir.

Boşanmanın anlaşmalı olması, yani eşlerin mahkemeye birlikte

başvurması ya da bir eşin diğerinin açtığı boşanma davasını kabul et-

mesi bu durumu değiştirmemektedir. Mahkemeye birlikte başvuran

eşlerin üzerinde uzlaşma sağladıkları ayrılma koşullarını uygulama-

da “anlaşmalı boşanma protokolü” olarak adlandırılan sözleşmelere

bağladıkları, ortak çocuğa sahip olmaları halinde velayet müessese-

sini de bu protokollerde düzenledikleri görülmektedir. Ancak hakim

ayrılan eşlerin üzerinde uzlaştıkları koşullar ile bağlı değildir ve çocu-

ğun yüksek yararını gözeterek protokolde öngörülenden farklı bir dü-

zenlemeye gidebilir. Velayetin anneye mi yoksa babaya mı bırakılacağı

boşanma iradesinde olan taraflar arasında çoğu zaman ihtilafa konu

olmaktadır. Boşanma sonrası anne babanın velayet konusunda anlaş-

mazlığının çocuğun stresli olan boşanma sürecine uyumunu zorlaş-

tırmakta; konuyla ilgili ebeveynler arasındaki uyum, çocuğun da bu

süreci daha rahat atlatmasını sağlamaktadır (Öngider, 2013). Çekişme-

li boşanma süreçlerinde taraflar çocuğun velayetinin alınması uğruna

çocuğun yüksek yararını göz ardı edebilmektedir. Böyle olgularda ço-

cuk kendisine bırakılmayan tarafın daha sonra velayetin değiştirilme-

sine yönelik dava açtığı da sık sık görülmektedir.

Velayet konusunda halk arasında doğru bilinen yanlışların sayısı

da az değildir. Örneğin birçok ebeveyn kız çocukların anneye, erkek

çocukların babaya verileceği varsayımının yanlış olduğunu ancak mah-

keme aşamasında öğrenmektedir. Benzer şekilde çocuğun maddi duru-

mu iyi olan tarafa bırakılacağı gibi yanlış beklentiler de bulunmaktadır.