

Uzman Görüşünün Boşanma Davalarında Velayetin Saptanmasındaki Önemi
246
verilmesi veya ayrılık halinde hakim eşlerden birine velayeti verebilir.
Boşanmada velayet, çocuk kendisine bırakılan tarafa aittir. Çocuğun
korunmasına yönelik önlemlere dair hükümler ve velayet kendisine
bırakılmayan tarafın çocuk ile kişisel ilişki kurma hakkı saklıdır.
Görüldüğü üzere Türk Medeni Kanunu’nun boşanmaya bağladığı
sonuçlardan bir tanesi çocuğun ayrılan eşlerden bir tanesine bırakıl-
ması olup velayetin de aynı eşe ait olacağı hükme bağlanmıştır. Bu dü-
zenleme velayet kavramının doğasından kaynaklanmaktadır. Çünkü
velayete sahip olan ana veya babanın çocuğun bakımını üstlenmesi
gerekmektedir. Boşanma davasına bakan hakimin, ayrılan eşlerin or-
tak çocuğu olduğu hallerde çocuğun kime bırakılacağı konusunu ayrı-
ca inceleyip hükme bağlaması gerekmektedir.
Boşanmanın anlaşmalı olması, yani eşlerin mahkemeye birlikte
başvurması ya da bir eşin diğerinin açtığı boşanma davasını kabul et-
mesi bu durumu değiştirmemektedir. Mahkemeye birlikte başvuran
eşlerin üzerinde uzlaşma sağladıkları ayrılma koşullarını uygulama-
da “anlaşmalı boşanma protokolü” olarak adlandırılan sözleşmelere
bağladıkları, ortak çocuğa sahip olmaları halinde velayet müessese-
sini de bu protokollerde düzenledikleri görülmektedir. Ancak hakim
ayrılan eşlerin üzerinde uzlaştıkları koşullar ile bağlı değildir ve çocu-
ğun yüksek yararını gözeterek protokolde öngörülenden farklı bir dü-
zenlemeye gidebilir. Velayetin anneye mi yoksa babaya mı bırakılacağı
boşanma iradesinde olan taraflar arasında çoğu zaman ihtilafa konu
olmaktadır. Boşanma sonrası anne babanın velayet konusunda anlaş-
mazlığının çocuğun stresli olan boşanma sürecine uyumunu zorlaş-
tırmakta; konuyla ilgili ebeveynler arasındaki uyum, çocuğun da bu
süreci daha rahat atlatmasını sağlamaktadır (Öngider, 2013). Çekişme-
li boşanma süreçlerinde taraflar çocuğun velayetinin alınması uğruna
çocuğun yüksek yararını göz ardı edebilmektedir. Böyle olgularda ço-
cuk kendisine bırakılmayan tarafın daha sonra velayetin değiştirilme-
sine yönelik dava açtığı da sık sık görülmektedir.
Velayet konusunda halk arasında doğru bilinen yanlışların sayısı
da az değildir. Örneğin birçok ebeveyn kız çocukların anneye, erkek
çocukların babaya verileceği varsayımının yanlış olduğunu ancak mah-
keme aşamasında öğrenmektedir. Benzer şekilde çocuğun maddi duru-
mu iyi olan tarafa bırakılacağı gibi yanlış beklentiler de bulunmaktadır.