

Uzman Görüşünün Boşanma Davalarında Velayetin Saptanmasındaki Önemi
248
lerinin yönlendirmeleri doğrultusunda geribildirimde bulunamayaca-
ğından velayetin ne şekilde düzenlenmesi gerektiği konusunda daha
önemli ipuçları temin edebilirler. Ancak yaşı küçük olan çocuklar söz
konusu olduğunda bu yaş gruplarıyla iletişim konusunda eğitim sahi-
bi olan, örneğin gerektiğinde oyun terapisi yöntemine başvurabilecek
bir uzman tarafından inceleme yapılması önem arz etmektedir. Buna
karşılık idrak yaşındaki çocuklarla yapılan görüşmelerde çocuğun sa-
mimi iradesini mi yansıttığı yoksa yönlendirme altında mı konuştu-
ğu konusunda ipuçlarının gözden kaçırılmaması, örneğin vücut dili
ile sözlü anlatım bütünlüğünün takip edilmesi ön plana çıkmaktadır.
Uzmanların dosyanın özelliğine göre anne ve baba ile, hatta üçüncü
kişiler ile de görüşmeler yapması gerekebilir.
Çocuğun yüksek menfaati açısından dikkate alınan başlıca etken-
lere kısaca bakmak gerekirse bunların başında çocuğun yaşının geldi-
ği görülmektedir. Sıfır ila üç yaş grubundaki çocukların anne bakım
ve şefkatine muhtaç olduğu genel geçer bir kabul olup annenin ahlaki
açıdan toplumsal normlarla uyuşmayan davranışları, hükümlü olma-
sı, hatta seks işçisi olarak çalışıyor bulunması bile çocuğun kendisi-
ne bırakılmasına engel teşkil etmeyebilmektedir. Bu yaş grubundaki
çocukların velayetinin ancak biyolojik esenlikleri açısından bir risk
söz konusu olması, örneğin annenin kronik ve bulaşıcı bir hastalığı
olması gibi durumlarda babaya bırakılabileceği görülmektedir. Lite-
ratürde bebeklikle erken çocukluk dönemi arasındaki güvenli anne
çocuk bağlılığının çocuğun bilişsel ve davranışsal gelişimi açısından
olumlu etkileri olduğu vurgulanmaktadır (Gemalmaz, 2002). Bu bağ-
lılığın sorunlu oluşunun ise erken çocukluk döneminde davranışsal
problemlere yol açacağı bildirilmektedir. Ding ve ark. (2014) çalışma-
larında bağlılık problemi yaşayan çocuklarda zihinsel gelişimlerinin
düşük olması, uyku problemleri, sosyalleşme problemleri, agresif dav-
ranışlar saptamışlardır.
Literatürde erken dönemde anne-çocuk ilişkisinin çocuğun dav-
ranışsal ve stresle başa çıkma stratejilerini, kişilik gelişimi ve ruh sağ-
lığını etkilediği belirtilmektedir. Anne çocuk bağlılığında yaşanan so-
runların çocukta mental hastalıkların gelişimi açısından yüksek risk
oluşturduğu bildirilmektedir (Hurby ve ark., 20014; Rutter, 1995; Sos-
yal ve ark., 2005). İlerleyen yaşlarda çocuğun anneye olan gereksinimi
azalmakta ve normal koşullarda zaman içerisinde ortadan kalkmak-