

TBB Dergisi 2015 (118)
Oğuz POLAT / Evin GÜLDOĞAN
253
psikolog, psikiyatr, sosyal hizmet uzmanı ve pedagogların yapacağı
görüşmelerle ve bu görüşmelerde kullanacakları çocukla görüşme için
özel olarak belirlenmiş görüşme tekniklerini kullanarak gerektiğinde
oyun tekniğini kullanarak çocuğun gerçek iradesini ortaya çıkarmak
mümkündür. Bu şekilde yapılacak görüşmelerle hem çocuğun zarar
görmemesi hem de gerçek iradesinin ortaya çıkması sağlanır.
Tüm bu etkenlerin yanı sıra bazı boşanma ve velayet davaların-
da özel durumların da ortaya çıktığı hatırlatılmalıdır. Bu durumların
başında çocuğun ebeveynlerden bir tanesi tarafından diğer ebeveyne
karşı koşullanması ve asılsız beyanlarda bulunmaya sevk edilmesi
gelmektedir. Bu asılsız beyanlar cinsel istismar suçlamalarına kadar
varabilmektedir. Bu tip durumların daha hassasiyetle ele alınması ve
mümkün mertebe ayrıntılı incelenmesi gerektiği açıktır. Bu gibi du-
rumlarda adli tıp uzmanından görüş alınmasının yanı sıra çocuğun
doğru söyleyip söylemediğinin araştırılması için deneyimli bir uzman
psikologla görüşülmesi de çok önemlidir.
Sonuç
Boşanma, boşanan çiftten daha çok ortak çocuğu etkileyen bir
durumdur. Ebeveynler çocukluk-ergenlik çağlarında anne ve baba
olarak çocuklarına sevgi, güven, bilgi vererek ve kılavuzluk ederek
onların en önemli yaşam figürleri olmaktadırlar. Boşanma sonrası ço-
cuğun velayetinin kime verileceği konusu çocuğun göreceği zararın
en aza indirgenmesi açısından önemlidir. Özellikle de bu konuda bo-
şanan taraflar arasında uyum yoksa bu konu daha da önem arz et-
mektedir. Velayetin kimde kalacağı konusu çocuğun hem bugününü
hem de yarınını birçok açıdan etkileyen bir konudur. Hakimin karar
yetkisinde olan bu konuyla ilgili uzman görüşü çocuğun özellikleri
açısından ihtiyaçlarını, boşanan tarafların sosyal, psikolojik, davranış-
sal, maddi özellikleri ile çocuğa verilecek ilgi, sevgi ve bakımı açısın-
dan değerlendirilmesini kapsamaktadır. Bu görüşlerin çocuğu yüksek
yararı gözetilerek yapılması en temel prensiptir. Çocuğun korunması
temeline dayanan kararlar çocuğun uğrayacağı örselenmeyi azalta-
caktır. Bu süreçte çocuğun ebeveynleriyle iletişimin bozulmaması da
önemli bir konudur.
Boşanmış çocukların velayetinin kimde olması gerektiği konu-
sunda temel hareket noktası çocuğun yüksek yararının hangisinde
olduğunda yatmaktadır. Bu açıdan bu konuda karar verecek hakimin