

TBB Dergisi 2015 (118)
Atilla PINAR
385
Zira saygı veya hürmet beklenmez veya dayatılamaz ancak ne za-
man ki sıfatın hakkı verilir (Hakkıyla hizmet edilir), bunlar (saygı /
hürmet) muhatapça kendiliğinden gösterilir. Sıfat ve statü asla sami-
miyetin önüne geçmemelidir.
Büyüklüğün alamet-i farikasının “mütevazılık” olduğundan hare-
ketle, neye / kime / niçin hizmet ettiğimizin bilinmesi, asıl /asli mis-
yonumuzun, adalet hizmetinin hakkıyla ve hakkını vererek yapmak
olduğunun hatırlanması temennimizdir.
Şahsen biz kendimizi Türk Milletinin bize verdiği yetkiyle yine
Türk Milletine ve insana iktidarınca /gücünce /takatince /nefesi yetti-
ğince /tüm samimiyetiyle hizmet eden /etmeye çalışan /hizmeti şeref
sayan bir Türk Hâkimi /hâkimleri olarak tanımlamaktayız.
3) İNSAN BİLGİSİ
A) KAZAİ AKTÖRÜN / HÂKİMİN KENDİNE DAİR BİLGİSİ
(KENDİNİ TANIMASI) ve UZAK DURULMASI GEREKEN
EN CİDDİ / EN ESASLI / EN SİNSİ TEHLİKE, DİĞER TÜM
ARIZALARIN BAŞI / KAYNAĞI; KİBİR
Hâkim-savcı olsun veya olmasın her /er kişinin kendini tanıma-
sına dair Batı’dan ve Doğu’dan 2 farklı evrensel tanım ve bakış açısına
vurgu yapılabilir /yapılmalıdır.
Bunlardan;
aa) Antik Yunan Filozofu Sokrates “Kendini tanı /bil” demektedir.
bb) Aynı kavramın benzer versiyonu hemen bitişiğindeki Anadolu’da
bu kez bir Türkün mısralarında hayat bulmuş, gün yüzüne çıkmış
ve evrenselleşmiştir.
Enfes beyit şudur;
“İlim ilim bilmektir,
İlim kendin bilmektir,
Sen kendini bilimezsiz,
Ya nice okumaktır.
YUNUS EMRE