

Ekolojik Hukuk Bakış Açısıyla Ekosistem Hakları
274
gereği haklarını kullanabilmekten çok uzaktır. Bu yüzden mer’i mev-
zuat uygulamasında asıl iş yine idarelerdedir. İdari süreçlere halkın
katılımı bir süreç sonucu gerçekleşebilir, bunu içinse çevre bilinci ve
demokratik ortam sağlanmalıdır. Çevre koruma sürecinde merkezi
idare denetleyici, önleyici ve caydırıcı olmalıdır. Belediyelerse çevre
politikalarına aktif katılımcı ve korumacı yönde ağırlık vermelidir.
Çevre bilincini verebilecek olan idareler yine mahalli idarelerdir çün-
kü halkla direk temas halinde olan onlardır. Çevreyi korumayı beledi-
yeler sağlayabilirse, büyük tip çevre felaketlerin önü alınabilir.
SONUÇ
Bilindiği gibi ülkemiz üçüncü kuşak hakları tanımakta fakat bu
haklar yeterli uygulama alanı bulamamaktadır. Toplum olarak da bu
hakları 20 yıl öncesine kadar neredeyse lüzumsuz bulduğumuz acı bir
gerçektir. Bunun sonucu olarak da üçüncü kuşak bir hak olarak hukuk
sistemimizde yer alan çevre hakkı, yeterli koruma ve uygulama sağ-
layamamaktadır. Yapılan çalışmaları uygulamak ve daha da önemlisi
yerele indirgemek için çok daha fazla emek harcanmalı ve konuya eği-
len hukukçular kadar farklı dallardan araştırmacılar da çalışmaları-
nı ekosisteme yöneltmelidir. Henüz çok başında olan ekolojik hukuk
yasalarda gerekli yerini almalı, ekosisteme karşı işlenen suç tanımla-
rı yapılmalı, koruma arttırılmalı ve halkın idari katılımını arttıracak
yeni yollar geliştirilmelidir. Dikkat edilirse o kadar çok gereklilik var
ki; açıklama yapmak kadar gerekliliklerden de bahsetme ihtiyacı doğ-
maktadır.
Ekosistemin kendini yenileyebileceği ve böylece yok olmaktan
kendini koruyacağı araçlarını da elinden almış durumdayız. İnsanın,
bir ekosistemden talep edebileceğinden fazlasını aldığı ve doğadaki
dengeyi bozduğu bir dönemdeyiz. Gereken tedbirleri almak için geç
bile kalınmıştır. Artan nüfus ve tüketim alışkanlıkları dolayısıyla eko-
sistemlerin geleceği risk altındadır. Gerekli korunma sağlanamazsa
birçok türün daha nesli tükenecek, birçok alan kendini yenileyeme-
yecek ve doğal kaynaklar yok olacaktır. İşte bu yüzdendir ki ekosiste-
me karşı işlenen bir suç, tüm insanlığın geleceğine etki edebilecektir.
Özellikle ekosistemin bir süje olarak tanınması ve ekosistemin ko-
runmasını talep hakkı, tüm bu gerekçelerle çok önemlidir. Ekosistem