

TBB Dergisi 2015 (121)
Coşkun ÖZBUDAK
93
c. Anayasa Mahkemesinin Anayasa’ya Uygunluk Gerekçesi
İtiraz konusu kurallarda, aralarında evlenme olmaksızın, evlenmenin
dinsel törenini yaptıranlar ile evlenme akdinin kanuna göre yapılmış oldu-
ğunu gösteren belgeyi görmeden evlenme için dinsel tören yapan kimsenin
iki aydan altı aya kadar hapis cezası ile cezalandırılacağı; ancak, resmi nikâh
yapılması halinde dinsel törenle evlilik yaptıranlar aleyhine açılan kamu da-
vasının ve hükmedilen cezanın bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırılacağı dü-
zenlenmektedir.
Anayasa’nın 20. maddesindeki düzenlemeyle özel hayat ve aile hayatı,
Anayasa’da belirtilen istisnalar haricinde Devlete, topluma ve diğer kişilere
karşı koruma altına alınmıştır.
Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne göre, din ve vicdan öz-
gürlüğü “demokratik toplumun temel taşlarından biri” ve “insanların kimlik-
lerini ve yaşam biçimlerini oluşturmalarını sağlayan” bir temel hak olarak,
tıpkı özel hayat ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkı gibi kural
olarak devletin ve diğer kişilerin müdahale edemeyeceği bir alan oluşturmak-
tadır.
Bununla birlikte, Anayasa Mahkemesinin birçok kararında da belirtildiği
üzere, temel hak ve özgürlüklerin doğasından kaynaklanan bazı sınırları bu-
lunduğu gibi Anayasa’nın başka maddelerinde yer alan kurallar da temel hak
ve özgürlüklerin sınırını oluşturur. Bir başka deyişle, temel hak ve özgürlük-
lerin kapsamının ve objektif uygulama alanının Anayasa’nın bütünü dikkate
alınarak belirlenmesi gerekir.
İtiraz konusu kurallarda, evlenmenin dinsel törenini yaptıranlar ile ev-
lenme akdinin kanuna göre yapılmış olduğunu gösteren belgeyi görmeden ev-
lenme için dinsel tören yapanların cezalandırılması öngörülerek, kişilerin özel
hayatlarına ve aile hayatlarına saygı gösterilmesi hakkı ile din ve vicdan öz-
gürlüğüne bir sınırlama getirildiği açıktır. Zira
kişiler arasında evlilik ba-
ğının nasıl kurulacağına ilişkin tercihte bulunulmasının ve bu bağın
dinsel ritüel ve uygulamalara göre yapılabilmesinin kişilerin özel
hayatlarına ve aile hayatlarına saygı gösterilmesini isteme hakkı
kapsamında kaldığı tartışmasızdır.
Din ve vicdan özgürlüğü yönünden
de uluslararası alanda genel kabul görmüş normlar uyarınca, bu özgürlüğün
özel bir görünümü olan “dini veya inancı dışa vurma özgürlüğü”; ibadet, din-
sel ritüellerin yerine getirilmesi, uygulamalar ve öğretme gibi çok çeşitli dav-