Previous Page  96 / 473 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 96 / 473 Next Page
Page Background

TBB Dergisi 2015 (121)

Coşkun ÖZBUDAK

95

önünde resmi nikâh yaptırmaları zorunlu olup, aksi takdirde evlilik bağından

kaynaklanan birçok hakka sahip olmaları mümkün değildir. Başka bir ifadeyle,

kişilerin resmî evlilik yaptırmamaları hâlinde maruz kalabilecek-

leri hukuki yaptırımlar mevcut olup bunlar, kişilerin resmî evlilik

yaptırmalarını sağlayabilecek elverişliliktedir.

Dolayısıyla

kişilerin

dini inançları gereği evlenmenin dinsel törenini yapma ve yaptırma

fiillerini cezalandırmayı gerektirecek bir zorunluluk bulunmamak-

tadır.

Sadece evlenmenin dinsel törenini yapma ve yaptırmanın suç olarak dü-

zenlenmemesi, bu birlikteliği hukuk düzenince geçerli olarak kabul edilen bir

niteliğe kavuşturmamakta ve evlenmenin dinsel töreninin yapılması evlilik

birliğinin kurulmasını ve birlikten kaynaklanan hakların kullanılmasını sağ-

lamamaktadır.

İtiraz konusu kurallarla getirilen sınırlamanın amacı olan aile

düzeninin korunması yönünden gerekli olmadığı hâlde, itiraz konu-

su kurallarla kişilerin özel hayatları ve aile hayatlarına saygı gös-

terilmesini isteme hakkı ile din ve vicdan özgürlükleri kapsamında

kalan evlenmenin dinsel törenini yapma ve yaptırma fiillerinin suç

olarak düzenlenip bunlara cezai yaptırım bağlanması, anılan hakla-

ra orantısız bir müdahalede bulunulması sonucunu doğurmakta ve

ölçülülük ilkesine aykırı düşmektedir.

İtiraz konusu kurallar bağlamında özel hayatın korunması hakkı ile din ve

vicdan özgürlüğüne daha hafif bir sınırlama aracıyla müdahalede bulunularak,

sınırlama amacı olan “aile düzenini korumak” mümkünken bundan daha ağır

bir müdahale aracı kullanılması, ölçülülük ilkesine uygun düşmez.

Hukuk

düzenince resmî evlilik dışındaki hiçbir evlilik türüne hukuki sonuç

bağlanmamak suretiyle, bir başka ifadeyle, “hukuki müeyyide ara-

cı” kullanılarak itiraz konusu kurallarla amaçlanan aile düzeninin

korunmasına yönelik önlem alınmış bulunmaktadır.

Dolayısıyla hu-

kuk düzenince bu önlem alınmışken

“hukuki müeyyide” aracından daha

ağır bir müeyyide öngören “suç ve ceza aracı”na başvurulması, iti-

raz konusu kurallarla yapılan sınırlamanın ölçüsüzlüğünü gösteren

diğer bir unsur olarak ortaya çıkmaktadır.

Esasen,

kişilerin herhangi bir dini tören veya nikâh olmaksızın fi-

ilen birlikte yaşamaları ve çocuk sahibi olmaları, özel hayata saygı

gösterilmesi bağlamında hukuk düzenince suç olarak nitelendirilip