Previous Page  99 / 473 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 99 / 473 Next Page
Page Background

Anayasa Mahkemesi: “Resmi Nikâh Olmaksızın Dini Nikâh Caizdir”

98

765 sayılı Mülga Türk Ceza Kanunu’nun, laikliğe aykırı olarak devletin

içtimai veya iktisadi veya siyasi veya hukuki temel nizamlarını kısmen de olsa

dini esas ve inançlarına uydurmak amacıyla propaganda yapmak veya telkinde

bulunmak suçunu düzenleyen 163. maddesinin iptali istemiyle yapılan itiraz

başvurusunda Anayasa Mahkemesi iptal istemini reddederken, 3.7.1980 ta-

rih ve E.1980/19, K.1980/48 sayılı kararında şu gerekçeye dayanmıştır: “...

Laiklik ilkesini benimseyen Cumhuriyet, hukukun laikliğini sağlamış, böylece

Devlet bağımsız ve yansız bir hukuk kurumu olarak çağdaş ve uygar yapısı-

nı bulmuştur. Böylece laikliğin Anayasa’nın 2. maddesiyle, temel kural duru-

munda siyasal ve hukuksal yaşamda geçerli bulunması, laikliği koruyan Türk

Ceza Yasasının 163. maddesini Anayasamızın 2. maddesinin doğal ve zorun-

lu bir sonucu durumuna getirmektedir... Laiklik ilkesini koruyan Türk Ceza

Yasasının 163. maddesinin 4. fıkrasının, Anayasanın anılan ilkeye saygınlık

sağlayan 12. maddesine aykırı bir yönü yoktur... Türk Ceza Kanununun 163.

maddesinin 4. fıkrasında tanımlanan suçun maddi ve manevi öğeleri Anaya-

sanın 19. maddesinin 5. fıkrasındakilerin koşutu olup, Anayasanın 19. mad-

desinde de geçen ‘istismar, kötüye kullanma, yasak dışına çıkma ve kışkırtma’

sözcükleri, Türk ceza Kanunun 163. maddesinin 4. fıkrasındaki ‘propaganda

ve telkini’ kapsamaktadır. Anılan Anayasa hükmünde yasaklanan eylemlerin

yaptırımının yasada gösterileceği de açıkça belirtilmiştir. Bu bakımdan itiraz

konusu kural Anayasanın 19. ve ayrıca 12., 20. ve 33. maddelerine aykırı de-

ğildir...”.

İtiraz konusu kuralların Anayasa’nın 174. maddesinde sayılan sekiz

inkılâp kanunundan birinin (medeni nikâh esasının) ceza hukuku alanında ko-

runmasına yönelik olması karşısında; “Atatürk inkılâpları – laiklik - Anayasal

Koruma” konusundaki 25.10.1983 tarih ve E.1983/2, K.1983/2 sayılı Ana-

yasa Mahkemesi kararındaki gerekçeye yer vermek yerinde olacaktır: “... Ata-

türk devrimlerinin hareket noktasında laiklik ilkesi yatar ve devrimlerin temel

taşını bu ilke oluşturur. Başka bir anlatımla, laiklik ilkesi açısından verilecek

en küçük bir ödün Atatürk devrimlerini yörüngesinden saptırarak yok olması

sonucunu doğurabilir. Bu nedenledir ki Anayasamız ‘Hiçbir düşünce ve müla-

hazanın... Atatürk milliyetçiliği, ilke ve inkılâpları ve medeniyetçiliğinin kar-

şısında korunma göremeyeceği ve laiklik ilkesinin gereği kutsal din duyguları-

nın devlet işlerine ve politikaya kesinlikle karıştırılmayacağı’ yolunda kesin bir

buyruğa ‘Başlangıç’ta yer vermek zorunluluğunu duymuş bulunmaktadır...

Türk devrimi, Atatürk’ün önderliğinde gerçekleştirilen ulusal bağımsızlığın

ve çağdaşlaşma hareketinin adıdır ve bu düşünce