

TBB Dergisi 2016 (122)
Semih Batur KAYA
41
alanını kontrol altına alan ve katı bir laiklik anlayışı Mahkeme tarafın-
dan geliştirilmiştir. NitekimMahkeme hızını alamayarak üniversitede
başörtüsü özgürlüğünü, ulus-devlet bütünlüğü ve kamu düzeni ve bü-
tünlüğü için tehlike yaratacak derecede görülmüştür.
Öte yandan Mahkeme’nin tavrının sadece yukarıda bahsedilen
“devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğü” ve “laiklik” ilkele-
ri açısından değerlendirilmesi açıklayıcı olmaz. Bu noktada Hirschl’in
“hegemonik tez”inin Anayasa Mahkemesi kararlarının sağlaması ba-
kımından incelenmesi gerekmektedir. Gerçekten de anayasa yargısı-
nın 1961 Anayasası’nda gerçekleşmesini sağlayan koşullara bakıldı-
ğında bu durum açıkça görülebilir. Tanzimat’tan Cumhuriyet’e kadar
anayasal ve siyasal değişim ve dönüşümün dinamiğini oluşturan ge-
rek Cumhuriyet öncesinde siyasal temsilciliğini İttihat ve Terakki’nin
yaptığı gerek Cumhuriyet sonrası siyasal temsilciliğini CHP’nin yap-
tığı askeri, iktisadi, bürokratik elitler 1961 Anayasa’sında anayasa yar-
gısını düzenlenmesini ısrarla istemelerinin bu durumu gösterdiği söy-
lenebilir.
Gerçekten de gerek seçim sistemindeki demokratik uyumsuz-
luktan gerek çoğulcu demokrasiye ortam hazırlayan araçların 1924
Anayasası’nda yer almamasından dolayı DP iktidarını pekiştirmiş
ve CHP’nin siyasi temsilciliğini yaptığı bürokratik ve seçkinci elitleri
siyasal nüfuzunu oldukça azaltmıştır. Hatta bu durumdan hareket-
le DP iktidarı ile seçkinci elit muhalefeti arasında gerilimler yaşan-
mıştır. Nitekim tırmanan siyasal gerilim 1960 Askeri Müdahalesi ile
sonuçlanmış ve böylece elitler siyasal alanda eski hâkimiyetlerini ye-
niden ele geçirmişlerdir. Dolayısıyla kuruluşundan bu yana Anayasa
Mahkemesi’nin özellikle siyasi partiler ve hak ve özgürlüklere ilişkin
verdiği kararlara baktığımızda Mahkeme’nin genellikle elit grupların
siyasi, sosyal ve iktisadi çıkar ve tercihleri doğrultusunda tavır takın-
dığı söylenebilir.
81
81
Şüphesiz Anayasa Mahkemesi’nin bütün kararlarını bu şekilde nitelendirmek
mümkün değildir. Mahkeme konjonktürel pragmatizm sergileyerek mümkün ol-
duğunca manevra alanını genişletmek istemesinin yanında bazen hak ve özgür-
lükler doğrultusunda kararlar da vermiştir. Örneğin Twitter kararı her ne kadar
usül yönünden bazı sıkıntılar içerse de genel olarak içerik yönünden hak ve öz-