

Anayasa Mahkemesi’nin Laiklik ve Bölünmez Bütünlük İlkeleri Ve Hegemonik Koruma ...
38
olarak burada iyi organize olmuş elitlerin, çoğunluğun politik tercih-
lerini sınırlandırmasının veya çoğunluğa bağlı olarak siyasal sistem
üzerinde gelişen muhtemel yan etkilerin, örneğin politik açıdan yöne-
timin dağılmasının, çoğunluklara liderlik eden politik aktörlerin ya-
rarlı ve iyi yöndeki girişimleri ile birlikte anayasal düzenin oydaşmacı
bir hale getirilerek engellemesi olduğu söylenebilir.
75
Bununla birlikte
Hirschl’in belirttiği gibi burada rol oynayan esas etkenin politika ya-
pım sürecine hakim olan ve kurumsal yapıyı idare eden elit grupların
kendi çıkarları doğrultusunda siyasal mekanizmayı dizayn etme gü-
düsü olduğu görülmektedir.
76
Hirschl’in bu tezinin, özellikle Türkiye’de AnayasaMahkemesi’nin
siyasi parti kapatma davaları üzerinden genel olarak siyasete yakla-
şımı açısından değerlendirildiğinde, Mahkeme’nin paradigmasının
ortaya konulması bakımından ilgi çekici veriler taşıdığı söylenebilir.
Tanzimat sürecinden Cumhuriyet’e kadar asker ve bürokrasi üzerin-
den şekillenen iktidarlarını bir şekilde koruyabilen siyasal ve iktisadi
elitlerin, 1950 seçimleri sonucu “çevre”nin siyasal temsilcileri olarak
görülen Demokrat Parti’ye bu üstünlüklerini kaybetmişlerdir.
77
1924
Anayasası’nda çoğulcu demokrasi anlayışını ve bu anlayışın siyasi ik-
tidar pratiğini dizginleyebilecek, denetleyebilecek ve dengeleyebilecek
araçların düzenlenmemesi, DP’nin arkasına aldığı çoğunluğun gücüy-
le siyasal ve sosyal elitlerin iktidar üzerindeki nüfuzunu oldukça dü-
şürdüğü söylenebilir.
Nitekim söz konusu elit yapılanmaların siyasal temsilcisi niteli-
ğindeki Cumhuriyet Halk Partisi’nin 1961 Anayasası’nda ısrarla ana-
yasa yargısına yer verilmesini istemesinin altında “çevreyi” kontrol
altında tutma güdüsünün olduğu açıkça görülebilir.
78
Dolayısıyla
Özbudun’un da belirttiği gibi Anayasa Mahkemesi’nin kuruluşundan
itibaren verdiği kararlarla hak ve özgürlüklerin savunuculuğundan
çok resmi ideolojinin ve bu ideolojinin iki esas dayanağı olarak laik-
lik ve milliyetçilik anlayışlarının savunuculuğunu yapması, bir başka
75
Hirschl, s. 94.
76
Hirschl, s. 94.
77
Özbudun, Türkiye’de Demokratikleşme, s. 145-146.
78
Özbudun, Türkiye’de Demokratikleşme, s. 146.