Previous Page  41 / 473 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 41 / 473 Next Page
Page Background

Anayasa Mahkemesi’nin Laiklik ve Bölünmez Bütünlük İlkeleri Ve Hegemonik Koruma ...

40

Cumhuriyet’le birlikte şekillenen yeni devlet mekanizması bu doğrul-

tuda ulus-devlet çatısı altında homojen bir toplum ve bu anlamda tek

kültür tiplemesi yapmak istedi. Dolayısıyla buradaki geçişin çağdaş

ve Batı’lı anlamda seyretmesi için toplumun hem kültürel düzlemde

hem de siyasal düzlemde homojenleşmeye tabi tutulması gerekiyor-

du.

Şu halde Anayasa Mahkemesi’nin neden sınırlarını belirlediği

alanda özellikle resmi ideoloji ve türevleri konularında aktivist tavır-

lar ve katı refleksler sergilediği açıklanabilir. Örneğin yukarıda belir-

tildiği gibi, “devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğü” ilkesi

Mahkeme tarafından hukuksal bir normun ötesinde kültürel alanda

yer alan bir değer olarak görülmüş ve siyasi partilerin kendi yorumu-

na uymayan her ideoloji ve eylemi yasak kapsamına almıştır. Dolayı-

sıyla siyasi partilerin anayasal anlamın dışında başka halklardan ve

azınlıklardan söz etmesinin sert bir üslupla ötelenmesi, toplumda var

olan dil çeşitliliğinin vurgulanmasının yasaklanması, federatif dev-

let yapılanması ile ilgili her türlü öneriye kapıların kapatılması ve adı

üzerinde bile olsa her türlü iktisadi ve sosyolojik sınıf ve zümre söyle-

minin katı bir şekilde reddedilmesi bu durumu açık bir şekilde ortaya

koyar niteliktedir.

Bununla birlikte laiklik ilkesi konusunda da anayasa Mahkeme-

si katı bir tutum benimsemiştir. Bu tutumun Cumhuriyet ideolojinin

dinsel alanı hâkimiyeti altında tutması, dini siyasal hayattan soyutla-

ması ve kontrollü bir şekilde kültürel anlamda seküler bir ortam oluş-

turulması yönünde geliştirildiği söylenebilir. Burada amaç yargı yolu

aracılığıyla homojen ulus devletin inşası sürecinde rasyonel olmayan

geri dönüşlerin önüne geçilmesi olmuştur. Nitekim yukarıda görüldü-

ğü gibi laiklikle ilgili konularda Mahkeme ısrarla Türkiye’nin tarihi

ve sosyolojik geçmişine vurgu yapmıştır. Mahkemeye göre laiklik an-

layışının değerlendirilmesinde bulunduğu ülkenin tarihsel koşulları

ve mevcut dinin karakteristik belirleyici etkenlerdir. Dolaysıyla İslam

ve Hıristiyanlık arasındaki farklıklar hukuksal bakımdan din ve dev-

let ayrılığının ötesinde görülerek dinin toplumsal zemindeki hareket

bul 2012, s. 19.