Previous Page  301 / 561 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 301 / 561 Next Page
Page Background

Bir Ceza Muhakemesi Hukuku İşlemi Olarak Adli Arama...

300

niteliği kazanmakla ceza muhakemesinde kullanılamaması ve hükme

esas teşkil edememesi gibi sonuçlar doğurmakla birlikte, aramanın

hukuka aykırı gerçekleştirilmesi ayrıca tazminat davası açılmasına,

hukuka aykırı aramayı gerçekleştiren kişi hakkında idari soruşturma

açılmasına ve aynı zamanda kamu görevlisinin cezalandırılabilmesi-

ne neden olabilmektedir.

CMK’nın hukuka aykırı elde edilen deliller konusunda kesin bir

tutum içerisinde olduğunu ifade etmek gerekir. Ceza muhakemesin-

de ispat faaliyeti çerçevesinde delil elde edilmesi amacıyla başvurulan

yöntemlerin hukuk kuralları çerçevesinde gerçekleşmesi gerektiği, bu

doğrultuda her şeyin delil olarak kabul edilmesi ve delillerin serbestçe

değerlendirilmesi serbestliklerinin hukuk kuralları ve insanlık onu-

ru ile sınırlandırıldığı, delil elde ederken hukuka aykırı yöntemlere

başvurulması halinde delilin hukuka aykırı olacağı, hukuka aykırı

delillerin, ne amaca hizmet ederse etsin, muhakemede değerlendiril-

mesinin mümkün olmadığı kabul edilmiştir. Böylece CMK’nın AİHM

içtihatlarında hukuka aykırı delillerin değeri yönünden öngörülen de-

ğerlendirmelerin de ötesinde düzenlemeler getirdiği söylenebilecektir.

AİHM bu konuda minimum standartları belirlemekle birlikte, Anaya-

sa 90/son hükmü gereğince normlar hiyerarşisinde her şeyin üzerinde

olan Anayasa’nın 38. maddesi bu standartların üzerinde bir koruma

getirmektedir.

Burada aynı zamanda adli aramaya ilişkin düzenlemelerin ve bu

konuda geliştirilen içtihatların uygulamaya yansıtılmasının önemi

dile getirilmelidir. Bu kapsamda özellikle kolluğa kapsamlı eğitimler

verilmesi, yargı makamları gibi çeşitli resmi organlara etkin denetim

yetkisinin verilmesi ve kolluğun hukuka aykırı eylemlerinden zarar

görenlere etkili hukuk yollarının sağlanması gibi yöntemlere başvu-

rulması gündeme gelecektir. Aramada hukuka aykırı yöntemlere baş-

vurulmasını önleyici ve yapılan hukuka aykırılığın sonuçlarını telafi

edici bir imkân olarak tazminat sorumluluğunun CMK’da genişleti-

lerek düzenlenmesi yerinde olmuştur. Söz konusu imkânın etkin bir

başvuru yolu olarak kabul edilebilmesi için ise hakkaniyete uygun

yüksek miktarda tazminata hükmedilmesi zorunludur. Ancak bura-

da Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarında, tazminat miktarının zenginleş-

me doğurmayacak biçimde hak ve nesafet kurallarına uygun makul

ve makbul bir miktar olarak belirlenmesi gerektiğine ilişkin getirdiği