

Bir Ceza Muhakemesi Hukuku İşlemi Olarak Adli Arama...
300
niteliği kazanmakla ceza muhakemesinde kullanılamaması ve hükme
esas teşkil edememesi gibi sonuçlar doğurmakla birlikte, aramanın
hukuka aykırı gerçekleştirilmesi ayrıca tazminat davası açılmasına,
hukuka aykırı aramayı gerçekleştiren kişi hakkında idari soruşturma
açılmasına ve aynı zamanda kamu görevlisinin cezalandırılabilmesi-
ne neden olabilmektedir.
CMK’nın hukuka aykırı elde edilen deliller konusunda kesin bir
tutum içerisinde olduğunu ifade etmek gerekir. Ceza muhakemesin-
de ispat faaliyeti çerçevesinde delil elde edilmesi amacıyla başvurulan
yöntemlerin hukuk kuralları çerçevesinde gerçekleşmesi gerektiği, bu
doğrultuda her şeyin delil olarak kabul edilmesi ve delillerin serbestçe
değerlendirilmesi serbestliklerinin hukuk kuralları ve insanlık onu-
ru ile sınırlandırıldığı, delil elde ederken hukuka aykırı yöntemlere
başvurulması halinde delilin hukuka aykırı olacağı, hukuka aykırı
delillerin, ne amaca hizmet ederse etsin, muhakemede değerlendiril-
mesinin mümkün olmadığı kabul edilmiştir. Böylece CMK’nın AİHM
içtihatlarında hukuka aykırı delillerin değeri yönünden öngörülen de-
ğerlendirmelerin de ötesinde düzenlemeler getirdiği söylenebilecektir.
AİHM bu konuda minimum standartları belirlemekle birlikte, Anaya-
sa 90/son hükmü gereğince normlar hiyerarşisinde her şeyin üzerinde
olan Anayasa’nın 38. maddesi bu standartların üzerinde bir koruma
getirmektedir.
Burada aynı zamanda adli aramaya ilişkin düzenlemelerin ve bu
konuda geliştirilen içtihatların uygulamaya yansıtılmasının önemi
dile getirilmelidir. Bu kapsamda özellikle kolluğa kapsamlı eğitimler
verilmesi, yargı makamları gibi çeşitli resmi organlara etkin denetim
yetkisinin verilmesi ve kolluğun hukuka aykırı eylemlerinden zarar
görenlere etkili hukuk yollarının sağlanması gibi yöntemlere başvu-
rulması gündeme gelecektir. Aramada hukuka aykırı yöntemlere baş-
vurulmasını önleyici ve yapılan hukuka aykırılığın sonuçlarını telafi
edici bir imkân olarak tazminat sorumluluğunun CMK’da genişleti-
lerek düzenlenmesi yerinde olmuştur. Söz konusu imkânın etkin bir
başvuru yolu olarak kabul edilebilmesi için ise hakkaniyete uygun
yüksek miktarda tazminata hükmedilmesi zorunludur. Ancak bura-
da Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarında, tazminat miktarının zenginleş-
me doğurmayacak biçimde hak ve nesafet kurallarına uygun makul
ve makbul bir miktar olarak belirlenmesi gerektiğine ilişkin getirdiği