Previous Page  42 / 437 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 42 / 437 Next Page
Page Background

TBB Dergisi 2016 (127)

Furkan KARARMAZ

41

tutumudur. Türkiye AİHM’in zorunlu yargı yetkisini tanıdığı 1990 yı-

lından bu yana toplanma hakkı ile ilgili yüzü aşkın davada haksız

bulunmuş, aynı konularla ilgili defalarca uyarılmış ve mahkûm edil-

miştir. Öyle ki bu davaların bazılarında AİHM yargıçlarının hukuk

dilinin sınırları dâhilinde azarlamaya varacak türde ifadeler kullan-

dıkları görülmektedir.

Türkiye’nin üzerine düşen -eğer AİHM’in zorunlu yargı yetkisi-

ni tanımayı sürdürecekse- toplanma hakkının kullanılması ile ilgili

AİHM kararlarında ifadesini bulan anlayışı benimsemektir. Bu doğ-

rultuda ilk adım yasal düzenlemeler alanında atılmalıdır. Toplanma

hakkının kullanımıyla ilgili her ne kadar özel bir yasa getirilmiş olsa

da toplantı ve gösterilerde gerçekleştirilecek kolluk faaliyetleri hak-

kında çok sayıda kanun ve kanun altı düzenleme vardır. Sırf bu çalış-

ma çerçevesinde atıf yapılan düzenlemeleri şöyle sıralayabiliriz:

- Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu

- Türk Ceza Kanunu

- Emniyet Teşkilatı Kanunu

- Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu

- Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında

Kanun

- Asayişe Müessir Bazı Fiillerin Önlenmesi Hakkında Kanun

- Yoklama, Gözaltına Alma ve İfade Alma Yönetmeliği

- Polis Çevik Kuvvet Yönetmeliği

- Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununun Uygulanmasına Dair

Yönetmelik

Bu düzenlemelerin hepsinde toplanma hakkının kullanılması

ve kullandırılması ile ilgili konularda hükümler bulunmaktadır. Bu

düzenleme kalabalığının, gerek toplanma hakkını kullanacak kişiler

bakımından gerekse topluluğa müdahale edecek genç çevik kuvvet

görevlileri bakımından bir öngörülebilirlik sorunu yarattığının kabul

edilmesi gerekmektedir. Polisin güç kullanması ile ilgili düzenleme-

lerin kolay ulaşılabilir olması, güç kullanma düzeyleri ve şartlarının