Previous Page  133 / 545 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 133 / 545 Next Page
Page Background

132

Askerî Ceza Hukukunda Yoklama Kaçağı, Bakaya, Saklı Suçu (ASCK m.63)

sı durumunda faillere verilecek cezalar daha azken, temadi süresinin

uzunluğu ve faillerin yakalanarak ele geçirilmesinde faile verilecek

cezalar daha fazladır. Bu nedenle uygulamada failin yakalanıp yaka-

lanmadığı konusunda bazen tartışmalara neden olmaktadır. Bu konu-

da failin kendiliğinden gelip gelmediği hususu, suça son verme ira-

desiyle hareket edip etmediğine bakılarak açıklığa kavuşturulmalıdır.

Nitekim Askerî Yargıtay’ın bu konuda birçok kararlarına rastlamak

mümkündür

136

.

b. Seferberlik Hali

AsCK m.63/2’nci fıkrasında, suçun seferberlik halinde işlenme-

sine ilişkin faile verilecek cezada artırım öngörülen nitelikli bir hale

yer verilmiştir. Madde hükmü şöyledir: ‘

Seferberlikte birinci fıkrada yazılı

olanlarla ruhsatlılardan sevk gününün bitmesinden itibaren yedi gün içinde

gelenler bir aydan bir seneye, elde edilenler dört aydan iki seneye kadar, yedi

günden sonra üç ay içinde gelenler iki seneden aşağı olmamak üzere elde edi-

lenler üç seneden aşağı olmamak üzere hapis, üç aydan sonra kendiliğinden

gelenler beş seneden az olmamak üzere ağır hapis, elde edilenler ölüm cezasına

mahkûm edilirler. Az vahim hallerde ölüm cezası yerine müebbet veya on sene-

den aşağı olmamak üzere ağır hapis cezası verilir ve diğer hallerde gösterilen

cezalar yarıya indirilir’.

Yukarıdaki fıkra hükmünde yer verilen

‘seferberlik’

kavramından,

136

‘Bakaya olduğu için yakalanarak en yakın askerlik şubesine teslim edilmesine dair

talimat doğrultusunda polis memurlarınca çalıştığı kuruma gidilerek alınan ve re-

fakatte önce polis karakoluna getirilerek yakalama tutanağı düzenlendikten sonra

bir yazı ile mevcutlu olarak askerlik şubesine teslim edilen sanığın, bakaya kaldı-

ğını ve bu nedenle arandığını bildiği, kendiliğinden resmî bir kuruma başvurma

iradesini ortaya çıkaran herhangi bir davranışının olmadığı göz önüne alındığın-

da, yakalandığının kabulü gerekir. Ayrıca maddî vakıaya dahil olan suç bitim ta-

rihinin hatalı olarak belirlenmesi de yasaya aykırı olduğundan hükmün bu yön-

den de bozulması gerekmiştir’ (As.Yar.1D., 26.03.2003, 2003/291-289 E-K., As.Yar.

Der., S.16, Y.2004, s.108-110); ‘Özel bir okulda öğretmen olan

Yd.Sb

. Aday Adayı

sanığın, polisler tarafından okuldan alınarak Şubeye teslim edilmesi, düzenlenen

tutanakta yakalanmaya dair bir ibarenin bulunmaması da göz önüne alındığın-

da, yakalandığının kabulünü gerektirmez’

(As.Yar.DK.

, 30.01.2003, 2003/7-7 E-K.,

As.Yar.Der., S.16, Y.2004, s.99-100); Askerî Yargıtay bir başka kararında; “Yurtdı-

şına çıkış yaptığını

As.Şb.Bşk.na

bildirmeyen, yurtdışında iken bakaya durumu

hakkında konsolosluğa veya elçiliğe müracaatı olmayan ve 14.06.1995 günü giriş

yaparken yetkililere bakaya durumu hakkında beyanda bulunmayan sanıkta ken-

diliğinden teslim olma arzusunun bulunmadığının kabulü” gerektiğine karar ver-

miştir

(As.Yar.DK.

, 25.02.1999, 1999/53-40 E-K., As.Yar.Der. S.13, Y.2001, s.100).