Previous Page  310 / 545 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 310 / 545 Next Page
Page Background

309

TBB Dergisi 2017 (128)

Barış BAHÇECİ

oranını, muhtemel temerrüt tarihi itibari ile bankanın belirlediği en

yüksek faiz oranına bağlayarak -dolaylı yoldan ve münhasıran- ala-

caklı bankanın inisiyatifine bırakmaktadır.

Bu durum geçmişte hukuk yazınında ve içtihatlarda daha çok

rastlanılan -genel kredi sözleşmeleri ile bankaya tek taraflı faiz ar-

tırma hakkı tanınmasının hukuksal sıhhati- tartışmasından oldukça

farklıdır. Gerçekten ekonomik kriz, yüksek enflasyon ve faiz kaynaklı

sorunların yaşandığı 1990’lı yıllarda, bankaların kredi sözleşmeleriyle

kendilerine, uygulanacak faiz oranını tek yanlı artırma hakkı veren

hükümler tanıdığı görülmüş,

2

ilerleyen yıllarda ise faiz oranlarının

düşüşe geçmesine ve tüketici hukukundaki gelişmelere (tüketici kre-

dileri

3

ve kredi kartları

4

için mevzuatta belirlenen faiz sınırlandırıl-

masına) paralel olarak tartışmanın harareti azalmıştır. Günümüzde

2

Zira faiz paranın, kullanımı karşılığı elde edilen bir kira bedeli niteliği taşıdığın-

dan, uygulanan faiz oranı da, enflasyonun yüksek seyrettiği dönemde, para sahi-

bi bankanın parasına yeniden kavuşma riskinden etkilenmiştir. (Rona Serozan,

“Fahiş Faiz”, Banka ve Tüketici Hukuku Sorunları Sempozyumu, 12 Levha Yay.,

İstanbul 2010, s. 195) Bu nedenle, enflasyon oranındaki istikrarsızlığa bağlı olarak

tek yanlı olarak bankalara sözleşmede belirlenen faiz oranını değiştirme hakkı ta-

nınmıştır.

3

4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un, tüketici kredileri başlıklı

10. maddesi ile “Taraflar arasında akdedilen sözleşmede öngörülen kredi şartları,

sözleşme süresi içerisinde tüketici aleyhine değiştirilemez” hükmünün yanı sıra

“sözleşmede gecikme faiz oranının” yer alacağı düzenlenmiştir (RG 08.03.1995 ta-

rih ve 22221 sayı). Daha sonra 06.03.2003 tarih ve 4822 sayılı Kanun’un 15. maddesi

ile gecikme faiz oranı için ayrıca bir sınır getirilerek, bu koşul (“a)kdi faiz oranının

yüzde otuz fazlasını geçmemek üzere gecikme faizi oranı” şeklinde değiştirilmiş-

tir. Kanunu yürürlükten kaldıran 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında

Kanun (RG 28.11.2013 tarih ve 28835 sayı) ise 25. maddesi ile akdi faiz- temerrüt

faizi ayrımı yapmaksızın “Belirli süreli tüketici kredisi sözleşmelerinde faiz oranı

sabit olarak belirlenir. Sözleşmenin kurulduğu tarihte belirlenen bu oran tüketici

aleyhine değiştirilemez” düzenlemesini getirmiştir.

4

5464 sayılı Banka ve Kredi Kartları Kanunu ise (RG 01.03.2006 tarih ve 26095 sayı)

26. maddesi ile “Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, azami akdi ve gecikme

faiz oranlarını tespit etmeye yetkilidir ve belirlediği bu oranları 3 ayda bir açıklar”

hükmü ile temerrüt faizine bir üst sınır getirmiş, buna bağlı olarak 4077 sayılı Tü-

keticinin Korunması Hakkında Kanun’un 10 uncu maddesinin ikinci fıkrasının (f)

bendi kredi kartları için uygulanma(yacağını) düzenlemiştir. Ancak Kanunun 43.

maddesi ile “Bu Kanunun 8 inci maddesinin ikinci fıkrası, 9 uncu, 12 nci, 24 üncü,

25 inci, üçüncü fıkrası hariç 26 ncı ve 44 üncü maddesi hükümleri tacirlere verilen

kurumsal kredi kartları hakkında uygulanmaz” hükmü gereği 26. maddenin 3.

Fıkrasında yer alan “Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, azami akdi ve gecikme

faiz oranlarını tespit etmeye yetkilidir ve belirlediği bu oranları 3 ayda bir açıklar”

hükmü tacirlere verilen kurumsal kredi kartlarında da uygulanabilir niteliktedir.