Previous Page  314 / 545 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 314 / 545 Next Page
Page Background

313

TBB Dergisi 2017 (128)

Barış BAHÇECİ

TBK’de öngörülen faiz haddinin ticari işlerde uygulanamaz olduğu

yönündedir. Bu durumda konunun TBK md 120’den bağımsız olarak

değerlendirilmesi gerekecektir.

Nitekim burada söz konusu olan faiz haddi tartışmasından da öte,

sözleşen iki özel hukuk kişisinden birine, uygulanacak faiz oranını tek

taraflı belirleme hakkı tanınmasının kamu düzenine, ahlaka ve kişi-

lik haklarına aykırı olup olmadığıdır. Bu çerçevede, bankaya tanınan

bu hakkı (1) bankacılık faaliyetinin niteliği, (2) TBK md 26’da yer alan

sözleşme özgürlüğü, (3) sözleşmeyle bağlılık, (4) Türk Medeni Kanunu

(TMK) md 2’de yer alan dürüstlük kuralı, (5) TBK md 27’de yer alan

(5.1) ahlaka aykırılık, (5.2) emredici kurallara aykırılık, (5.3) kişilik

haklarına aykırılık, (5.4) kamu düzenine aykırılık kavramları ve TBK

md 20-25 çerçevesinde (6) genel işlem şartı niteliği başlıkları altında

değerlendirecek, çalışmamızı (7) sorunun çözümünde kesin hüküm-

süzlük yaptırımının uygulanması gerektiği başlıklı son bölümle biti-

receğiz. İlk üç başlık bankalara temerrüt faizini tek taraflı belirleme

hakkı verilmesine dayanak gösterilen kavramların, dördüncü başlık

ise dürüstlük kuralının bu hakkın yargısal denetiminde kullanımının

eleştirisine yönelik olacaktır. Beş ve altıncı başlık bankaların tek taraflı

olarak temerrüt faizi belirleme hakkına sahip olamayacakları iddia-

mızın hukuksal temellerinin belirlenmesi çabasını, son başlık ise bu

çerçevede varılan kesin hükümsüzlük yaptırımına ilişkin somut bir

uygulama örneğini içerecektir.

1. Bankacılık Faaliyetinin Niteliği Açısından Değerlendirme

Bankaların kredi sözleşmelerinde genel olarak tek taraflı faiz

belirleme hakkının hukuken sıhhatli olduğunu savunanların daya-

naklarından biri bankacılık faaliyetine ilişkin risklerdir. Nitekim öğ-

retide Kuntalp’e göre, konuya ilişkin iki görüş bulunmakta, bu hak-

kın hukuka aykırılığını savunan görüş (aşağıda ayrıca yer verilecek

Sungurbey’i kastetmektedir) bankanın müşterisini sömürme amacı

güttüğü iddiasına dayanmakta, aksi görüş ise bu hakkın bankacılık

faaliyetinin zorunlu bir sonucu olarak görmektedir. İkinci görüşü

haklılaştırmak isteyen Kuntalp, gerekçe olarak bankaların bir genel

piyasa riski altında olduklarını ileri sürmektedir. Yazara göre, kısa va-

deli borçların ödeneceği sırada faiz oranlarının yükselmesi ve verilen

kredideki faiz oranın buna oranla düşük kalması halinde, faiz oranı