Previous Page  129 / 405 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 129 / 405 Next Page
Page Background

128

Kanuni Temsilcilerin Amme Borçlarından Sorumluluğu: Kusurlu Sorumluluk...

Sonuç

Günümüz demokratik ülkelerin vergi hukuku incelendiğinde,

vergi ve diğer amme alacaklarının tahsilinde üstün kamu yararı ol-

duğu temel prensip olarak kabul edildiği görülmektedir. Bu sebeple,

amme alacakları için, özel hukuktan doğan alacaklara göre daha ayrı-

calıklı hükümlerin ihdas edilmesi işin doğası gereği olduğu düşünül-

mektedir.

Vergi ve diğer amme alacaklarının tahsilinin sağlanması için geti-

rilmiş hukuki müesseselerden biri de, devlet ile kişi arasındaki kamu

hukuku ilişkisinin tarafı olmayan üçüncü kişilerin bu ilişkiden kay-

naklanan ödevlerin ifa edilmesinden bizzat sorumlu tutulmasıdır.

Kanuni temsilcilerin sorumluluğu kurumu, bu kamu hukukundan

doğan sorumluluğun özel bir hali olarak kanunda yerini almıştır.

Kanuni temsilci, temsil ettiği kişinin şahsında doğan maddi ve

şekli ödevlerin yerine getirilmesinden kanun gereği sorumlu tutulan

fiil ehliyetine sahip kişidir. Türk vergi hukukunda, kanuni temsilci-

lerin sorumluluğunu düzenleyen iki temel hüküm vardır. Yukarıda

açıkladığımız gibi bu hükümlerden ilki olan Vergi Usul Kanunu’nun

10. maddesinde öngörülen kanuni temsilcilerin sorumluluğunun kap-

samı vergi alacakları ile vergiye bağlı alacaklar ve vergi cezaları ile

sınırlıdır; 6183 sayılı Kanun’un mükerrer 35. maddesinde öngörülen

sorumluluk hükmü, VUK kapsamı dışında kalan amme alacaklarını

kapsamaktadır.

Kanuni temsilcinin sorumluluğunun hukuki niteliği hususunda

uygulamada ve doktrinde tam bir görüş birliği bulunmamaktadır.

213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 10. maddesinde düzenlenen kanuni

temsilcilerin sorumluluğunun kusur esasına dayandığı baskın olarak

ifade edilmektedir. Diğer taraftan, doktrinde 6118 sayılı Kanun’un mü-

kerrer 35. maddesinde yer alan kanuni temsilcilerin sorumluluğunun

hukuki niteliğinin kanuni kefalet müessesi olduğu zira bu sorumlulu-

ğun kanun hükmünün lafzı gereği kusursuz sorumluluğa dayandığı

belirtilmektedir. Yukarıdaki açıklamalarımız ışığında, bize göre asıl

amme borçlusunun faaliyetinden doğrudan doğruya yararlanmayan

ve devlet ile kişi arasında doğan kamu hukuku ilişkisinde üçüncü kişi

statüsünde olan kanuni temsilcinin kusursuz sorumluluğuna gidil-

mesi, adalet ve hakkaniyet ile uyuşmadığından hukuk devleti ilkesine