Previous Page  130 / 405 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 130 / 405 Next Page
Page Background

129

TBB Dergisi 2017 (129)

Ahmet Emrah GEÇER

aykırılık teşkil etmektedir. Ayrıca, Amme alacağının tahsilinin garanti

altına alınması için kanuni temsilcinin kusursuz sorumluluğuna gi-

dilmesine gerek yoktur çünkü bu amaç kanuni temsilcinin sorumlu-

luğunun kusur esasına dayandığının kabulünü öngören bir hüküm ile

de gerçekleştirilebilir. Bu sebeple, ilgili kanun hükmü, ölçülülük ilke-

sine de aykırılık teşkil etmektedir. Sonuç olarak, hukuk devleti ilkesi

çerçevesinde ve ölçülülük ilkesine uygun şekilde kanuni temsilcinin

sorumluluğunun kusur esasına dayandığının ilgili hükümde açıkça

düzenlenmesi gerekmektedir.

Kanuni temsilcinin sorumluluğuna ilişkin ilk şart sorumlulu-

ğun hukuki niteliğinden kaynaklanmaktadır. 213 sayılı Vergi Usul

Kanunu’nun 10. maddesine göre kanuni temsilcinin sorumluluğunun

işletilebilmesi için, amme alacağının asıl amme borçlusunun malvar-

lığından tahsil edilememiş olmasının sebebinin kanuni temsilcinin

vergiye ilişkin ödevlerini yerine getirmemiş olması şarttır. Diğer yan-

dan, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un

mükerrer 35. maddesinin lafzına bakıldığında -hukuken isabetsiz oldu-

ğunu düşünsek de- kanuni temsilcinin sorumluluğuna gidilebilmesi

için kusurunun varlığına gerek yoktur. Kanuni temsilcinin sorumlu-

luğuna gidilebilmesi için ikinci şart, kesinleşen amme alacağının ilk

önce asıl amme borçlusundan alınması için icra takip işlemlerinin yü-

rütülmesidir. 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun kapsamındaki amme

alacakları için AATUHK’nın 54. ve devamındaki maddelerde öngörü-

len cebri tahsile ilişkin tüm işlemleri somut olayın gerektirdiği ölçüde

tüketilmiş olmalıdır. Ancak, 6183 sayılı Kanun kapsamında olan diğer

amme alacakları için ilgili amme alacağının asıl amme borçlusundan

tamamen veya kısmen tahsil edilememiş ya da tahsil edilemeyeceğinin

anlaşılması durumlarından birinin gerçekleşmesini yeterli bulmuştur.

Diğer taraftan, kanun koyucu, kanuni temsilci sıfatıyla amme

borçlarını ödeyen kişiye asıl amme borçlusuna rücu hakkı sağlamıştır.

Ancak, Vergi Usul Kanunu’nun 10. maddesi gereğince, bu kişiler sadece

vergi ve vergiye bağlı alacaklar ile sınırlı olarak asıl amme borçlusuna

rücu edebilme olanağına sahiptir. Diğer bir ifade ile kanuni temsilci-

ye ödediği vergi cezaları bakımından rücu hakkı tanınmamıştır. 6183

sayılı Kanun’un mükerrer 35. maddesinin 4. fıkrasına göre ise, kanuni

temsilci ve kanuni temsilci gibi sorumlu olanların ödedikleri hem asıl

amme borçları hem de cezalar için asıl amme borçlusuna rücu edebil-