Previous Page  126 / 405 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 126 / 405 Next Page
Page Background

125

TBB Dergisi 2017 (129)

Ahmet Emrah GEÇER

sorumluluğu esas olarak

59

ikinci derecedendir.

60

Diğer bir ifade ile

ilgili idare, kesinleşen amme borcu için ilk olarak asıl amme borçlu-

su aleyhine icra takip işlemlerini yürütmek zorundadır. Aksi halde,

kanuni temsilcinin sorumluluğuna gitmek mümkün değildir. Bu şart,

her iki madde metninde de aşağıdaki gibi düzenlenmiştir.

213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 10. maddesinin 2. fıkrasında, “

Yu-

karıda yazılı olanların bu ödevleri yerine getirmemeleri yüzünden mükelleflerin

veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınmayan vergi

ve buna bağlı alacaklar, kanuni ödevleri yerine getirmeyenlerin varlıklarından

alınır

...” hükmü öngörülmüştür. Kanun hükmü burada tahsile ilişkin

bir duruma atıf yapmıştır. 213 sayılı Vergi Usul Kanunu kapsamındaki

amme alacaklarının tahsili işlemleri, 6183 sayılı Amme Alacaklarının

Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümleri çerçevesinde yürütülmesi

öngörülmüştür. Dolayısı ile bu kanun hükümlerine göre cebri tahsil

işlemlerinin tamamlanması gerekmektedir. Vergi idaresi, amme alaca-

ğının asıl amme borçlusundan tahsil edilmesi için AATUHK’nın 54. ve

devamındaki maddelerde öngörülen cebri tahsile ilişkin tüm işlemleri

somut olayın gerektirdiği ölçüde tüketmiş olmalıdır.

61

6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Kanunu’nun müker-

rer 35. maddesinin 1. fıkrasında, “

Tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların,

vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mal varlığından

tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan

amme alacakları, kanuni temsilcilerin ve tüzel kişiliği olmayan teşekkülü idare

edenlerin şahsi mal varlıklarından bu kanun hükümlerine göre tahsil edilir

.”

hükmü yer almaktadır. Görüldüğü üzere kanun koyucu burada ilgili

amme alacağının asıl amme borçlusundan tamamen veya kısmen tah-

sil edilememiş ya da tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması durumların-

dan birinin gerçekleşmesi halinde kanuni temsilcinin sorumluluğuna

gidileceğini öngörülmüştür.

Tahsil edilememiş olması durumu, ilgili idarenin asıl amme borç-

lusuna şartların gerekli kıldığı ölçüde AATUHK’nın 54. ve devamın-

59

Gerçek kişilerin kanuni temsilcisi, vergi cezalarından bizzat sorumludur.

60

Abdurrahman Akdoğan, (2013), Vergi Hukuku ve Türk Vergi Sistemi Temel İlke

ve Esasları Vergileme ve Vergiler Hukuku, Uygulama Örnekleri, 11. Bası, Gazi

Kitabevi, Ankara, s. 50.

61

Örnek olarak bu karara bakılabilir. Danıştay VDDGK 2014/144E. 2014/307K.

30.4.2014, 10.12.2015 tarihinde

www.kazanci.com

adresinden erişilmiştir.