Previous Page  262 / 417 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 262 / 417 Next Page
Page Background

261

TBB Dergisi 2017 (132)

Ahmet Fatih ÖZKAN

dava olarak değerlendirilse bile, rekabet hukukundan doğan dava-

larda yukarıda bahsedilen adli yargı-idari yargı arasındaki iki başlılık

ortadan kalkmış olmayacaktır. Bu yüzden sorunun asıl çözüm yolu

asliye ticaret mahkemelerinin görevlendirilmesi değil, ilk derece mah-

kemesi olarak rekabet mahkemelerinin kurulmasıdır. Rekabet huku-

kundan doğan tüm davaların ticaret mahkemelerinde görülmesinin

mümkün olmaması, rekabet mahkemelerinin kurulmasına ihtiyaç ol-

duğunu göstermektedir.

E. Geleceğe Yönelik Bir Tartışma: Toplu Dava Sorunu

Tazminat davalarında uygulanacak usul kuralları da önem arz et-

mektedir. Özellikle tazminat davaları açısından toplu dava (topluluk

davası, sınıf davası) (

class action

) açılmasıyla ilgili bir mesele bulun-

maktadır. Rekabet ihlalinden geniş kitleler zarar görmüşse (örneğin

bayiler, müşteriler, tüketiciler), tazminat davalarının ayrı mahkeme-

lerde görülme ihtimali doğacaktır. Yukarıda açıklandığı üzere mevcut

durumda bayiler ticaret mahkemelerinde, tacir olmayan müşteriler

asliye hukuk mahkemelerinde, tüketiciler ise tüketici mahkemele-

rinde dava açacaklardır. Hatta uğradığı zararın miktarına göre, aynı

uyuşmazlık için olsa bile, bir tüketici hakem heyetine, diğeri ise tüke-

tici mahkemesine başvurmak durumunda dahi kalabilecektir. Bu açı-

dan değerlendirildiğinde toplu davalara sağlayacağı kolaylık, rekabet

mahkemelerinin en temel faydalarından biri olacaktır.

Belirtmek gerekir ki mevcut durumda, ülkemizde toplu dava şek-

linde tazminat davaları açmak hukuken mümkün değildir. Türk hu-

kukunda bir davada davacının, ancak kendi hukuki yararını korumak

için dava açmasına izin verilmekte, bunun dışında başka bir kişinin

hukuki yararını korumak üzere dava açması durumunda, bu dava hu-

kuki yarar yokluğundan reddedilmektedir. Hal böyle olmakla birlikte

ülkemizde son yıllarda dernek, sendika gibi tüzel kişilerin, üyelerinin

menfaatlerini korumak amacıyla toplu dava açıp açamayacakları tar-

tışılmaya başlanmıştır.

56

Nihayet HMK’da “topluluk davası”, bir dava

türü olarak yer almıştır. HMK m.113 uyarınca “[d]

ernekler ve diğer tüzel

kişiler, statüleri çerçevesinde, üyelerinin veya mensuplarının yahut temsil

56

Arslan/Yılmaz/Taşpınar Ayvaz, s. 306.