Previous Page  260 / 417 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 260 / 417 Next Page
Page Background

259

TBB Dergisi 2017 (132)

Ahmet Fatih ÖZKAN

arasındadır. Bu nedenle, rekabet ihlalinden doğan tazminat davalarını

esastan karara bağlayabilmek için iktisat bilimine yabancı olmayan ve

alanında uzman rekabet mahkemelerinin kurulması faydalı olacaktır.

D. Rekabet Davaları Asliye Ticaret Mahkemelerinde

Görülebilir Mi?

Bilindiği üzere ticaret hukuku, Türkiye’de hukuk fakültelerinde

okutulan bir anabilim dalıdır. Rekabet hukuku ise tartışmalı olmakla

birlikte bu anabilim dalına dâhil bir bilim dalı olarak kabul görmek-

tedir. Buradan çıkan sonuç ise anabilim dalının geneli kapsamında-

ki uyuşmazlıklar için uzmanlık mahkemeleri görev yapmaktayken,

anabilim dalı mensuplarının bile yeri geldiğinde hâkim olmadığı, çok

spesifik ve başlı başına bir uzmanlık alanı olan rekabet hukuku kap-

samındaki uyuşmazlıklar için sadece genel görevli mahkemelerin bu-

lunmasıdır. Üstelik rekabet hukuku, disiplinler arası (

interdisciplinary

)

bir hukuk dalıdır ve bu nedenle belli ölçüde uzmanlığı gerektirmekte-

dir. Bu durum bir çelişkidir. Bu çelişkinin en etkili çözüm yolu rekabet

mahkemelerinin kurulmasıdır.

Alternatif bir seçenek olarak TTK’da değişiklik yapılarak, 4054 sa-

yılı Kanun’dan doğan davalar da mutlak ticari dava olarak sayılabi-

lir ve ticaret mahkemelerinin görev alanına girebilir. Literatürde bazı

yazarlar, rekabet hukukundan doğan tazminat davaları kapsamında,

ayrı bir ilk derece uzmanlık mahkemesi kurulması yerine, asliye tica-

ret mahkemelerinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla tazminat davala-

rını görebileceğini ileri sürmüştür. Örneğin

Narbay ve Kesici

, tazminat

davalarının “

ekseriyetle ticarî bir karakter

” gösterdiğini iddia ederek,

rekabet hukukunda uzlaşma sağlanmak isteniyorsa, tazminat davası-

nın taraflarına ve uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgili olup olmadığına

bakılmaksızın, bu davalar için ticaret mahkemelerinin görevli hale ge-

tirilmesi gerektiğini belirtmişlerdir.

53

53

Narbay ve Kesici, s. 235. Bunun nasıl olacağına ilişkin olarak ise yazarlar şunları

kaydetmişlerdir: “...doğrudan RKHK md. 57-59 hükümlerine yapılacak ilâveyle

anılan maddelerin uygulanmasından doğan ihtilafların, asliye ticaret mahkeme-

lerinde görüleceği eklenmek suretiyle ‘özel bir mutlak ticarî dava’ kriteri öngö-

rülmesi sağlanabileceği gibi; TTK md. 4’e yapılacak ilâve ile RKHK md. 57-59

arasındaki ihtilafların asliye ticaret mahkemeleri nezdinde görülmesi hükme bağ-

lanarak, özel hukuk ayağından doğan uyuşmazlıkların ‘mutlak ticarî dava’ haline

getirilmesi düşünülebilir.”