

19
TBB Dergisi 2017 (133)
A. Ersoy KONTACI
Anayasası’nda da temel olarak benimsenmiş olduğu yönünde büyük
bir ittifakın bulunduğunu söylemek mümkündür. Bu sistemde parla-
mentonun içinden çıkan ve siyasî açıdan parlamentoya karşı sorumlu
olan bakanlar kurulunun (kabine), başbakan liderliğinde yürütmenin
etkin kanadını oluşturduğu ve siyasî kararların alındığı asıl ağırlık
merkezini temsil ettiği görülmektedir.
2007 yılında gerçekleştirilen anayasa değişikliği ise, bu sistemin
bambaşka bir yöne evrilmesine neden olmuştur. Gerçekten, anılan
değişiklikle birlikte cumhurbaşkanının bundan böyle Türkiye Büyük
Millet Meclisi yerine doğrudan halk tarafından seçilmesi öngörülmüş;
buna karşın, cumhurbaşkanının sahip olduğu anayasal yetkiler konu-
sunda ise herhangi bir değişiklik yapılmamıştır. Bu durum, doğrudan
halkoyuyla seçilen ve dolayısıyla güçlü bir siyasî meşruiyete sahip olan
cumhurbaşkanının, sahip olduğu konumun gereği olarak arzu edece-
ği yönde adımlar atmasını sağlayacak hukukî imkânlardan yoksun
kalmasına neden olmuştur. Doktrinde kimi yazarlar, bu yeni şekliyle
Türkiye’de geçerli olan hükümet sistemi ile 1958 Fransız Anayasası’nın
öngördüğü hükümet sistemi arasında belirleyici bir fark kalmadığı-
nı
29
ve hükümet sisteminin klâsik parlamenter olmaktan çıkarak yarı
başkanlık sistemine benzer özellikler kazandığını
30
ifade etmişlerdir.
Diğer bazı yazarlar ise, cumhurbaşkanının halk tarafından seçilecek
olmasının parlamenter rejimin niteliğine yeni bir sıfat eklenmesini
gerekli kılacağını belirtmişlerdir.
31
Bu kapsamda, cumhurbaşkanının
halk tarafından seçilmesinin, 1982 Anayasası’nın öngördüğü sistemi
daha da karmaşık hale getirdiğini düşünen yazarlar
32
olduğu gibi; ya-
pılan değişikliğin anayasal sistem üzerindeki etkisinin zaman içinde
ortaya çıkacağını ve siyasî rejimin yarı-başkanlığa doğru evrilme ih-
timali olduğu kadar, başkancı bir rejime doğru kayma ihtimalinin de
bulunduğunu belirten yazarlar da olmuştur.
33
2002, s. 192-196; Özer, Atilla, Türklerde Devlet Anlayışı ve Demokratik Rejim, An-
kara 2002, s. 36; Mustafa Erdoğan, Anayasacılık, Parlamentarizm, Silahlı Kuvvet-
ler, Siyasî Kitabevi, Ankara 1993, s. 30.
29
Hasan Tunç, Faruk Bilir ve Bülent Yavuz, Türk Anayasa Hukuku, Berikan Yayıne-
vi, Ankara 2011, s. 266.
30
Şükrü Karatepe, Anayasa Hukuku, Savaş Yayınevi, Ankara 2013, s. 160.
31
İba (2008), s. 108.
32
Bülent Tanör ve Necmi Yüzbaşıoğlu, 1982 Anayasasına Göre Türk Anayasa Hu-
kuku, Beta Basım A.Ş., İstanbul 2009, s. 430
33
İbrahim Ö. Kaboğlu, Anayasa Hukuku Dersleri (Genel Esaslar), Legal Yayıncılık,
İstanbul 2009 (4. Bası), s. 141.