Previous Page  213 / 685 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 213 / 685 Next Page
Page Background

212

Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun Erozyon Süreci

sebebi yeni kanunun uygulamasının tam olarak görülebilmesi, dokt-

rinde tartışılması ve uygulamanın içtihatlarla bazı konularda çözüm

bulmasına izin verilmesidir.

Daha önceki usul kanunumuz olan Hukuk Usulü Muhakemeleri

Kanunu’nda yaklaşık doksan yıl içinde otuz değişiklik yapıldığı söyle-

nerek bu değişikliklerin çokluğundan söz edilirken, yeni Kanunumuz-

la ilgili 2011 yılından bu yana, yani altı yıl içinde on dört değişiklik

yapılmıştır. Bu değişiklikler 90 yılda yapılan değişikliklerin neredeyse

yarısına tekabül etmektedir.

Kanun yaparken olduğu gibi, mevcut hükümleri değiştirilirken,

değişiklik önerileri yeteri kadar düşünülmeli, değerlendirilmeli ve tar-

tışılmalıdır. Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile ilgili yapılan değişik-

liklerin hiçbirisi bu tür tartışma imkânı sağlanmadan kabul edilmiştir.

Yine bu değişiklikler son yıllarda oldukça yaygın olarak kullanılan ve

kanun yapma tekniğine uygun olmayan “

torba kanun

”larla gerçekleşti-

rilmiştir. Bunun başka bir sonucu da değişikliklerin takip edilmesinin

son derece zorlaşmasıdır.

Uygulayıcılar 2011 tarihinden bu yana bir taraftan Hukuk Mu-

hakemeleri Kanunu yanında yeni Türk Borçlar Kanunu ve yeni Türk

Ticaret Kanunu hükümlerini öğrenirken, diğer taraftan kanunlardaki

sürekli yapılan değişiklikleri ve yeni kanunları takip etmek zorunda

kalmaktadır. Bölge adliye mahkemelerinin göreve başlaması ile ya-

pılan sürekli kanun değişiklikleri, uygulamayı işin içinden çıkılma-

sı zor bir duruma sokmuştur. Henüz altı yıl gibi bir süre geçmesine

rağmen sürekli yapılan değişiklikler sonunda Hukuk Muhakemeleri

Kanunu’nun sistematiği bozulmuş ve bu kanunla kabul edilen pek çok

önemli ilke zedelenmiştir. Sürekli yap-boz şeklinde gerçekleşen deği-

şiklikler birbirini izlemektedir. Bu değişikliklerin bir olumsuz sonucu

da içtihatların oluşması, boşlukların doldurulması gibi uygulamaların

gelişmesine izin vermemesidir. Her mahkemenin kararlarına karşı gi-

dilebilecek ayrı bir istinaf, ayrı bir temyiz süresinin mevcudiyeti ya-

nında, bu süreler zaman zaman değiştirilmektedir. Yine kanundaki

parasal sınırlar her yıl arttırılmakta, adeta bu suretle hak kayıplarının

artmasına neden olunmaktadır. İşin bir başka kötü tarafı da kanun

değişikliklerinin olumsuz sonuçlarından ders çıkarılması yerine, hız

kesilmemekte, sürekli yeni öneriler gündeme gelmekte ve oluşturulan

komisyonlarla yeni değişikliklerin yapılması amaçlanmaktadır.