

215
TBB Dergisi 2017 (133)
Hakan PEKCANITEZ
istinaf sonrası başvurulacak temyiz aşamasında Yargıtay’ın duruşma
yapma zorunluluğu azaltılmak istenmiştir. Yapılan değişikliğin za-
manlaması son derece isabetsizdir. Bölge adliye mahkemelerinin göre-
ve başlamasından beş yıl önce bulunan duruşma sınırının hangi bilim-
sel ya da istatistiki bilgiye göre belirlendiği bilinmemektedir.
Aynı Kanun’un 29. maddesiyle yapılan diğer değişiklik ise
şöyle-
dir:
“
12.1.2011
tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu-
nun 370 inci maddesinin ikinci fıkrası,
18.6.1927 tarihli ve 1086 sayılı
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 436 ncı
maddesinin ikinci fık-
rası ve 1086 sayılı Kanunun
26.9.2004 tarihli ve 5236 sayılı Hukuk Usulü
Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanunun 16 ncı
maddesi ile değiştirilmeden önceki 438 inci maddesinin yedinci fıkrası
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Temyiz olunan kararın, esas yönünden kanuna uygun olup da kanunun
olaya uygulanmasında hata edilmiş olmasından dolayı bozulması gerektiği
ve kanuna uymayan husus hakkında yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç
duyulmadığı takdirde Yargıtay, kararı düzelterek onayabilir. Esas yönünden
kanuna uygun olmayan kararlar ile hâkimin takdir yetkisi kapsamında karara
bağladığı edalar hakkında bu fıkra hükmü uygulanmaz
.”
Bu hüküm hâkimin takdir yetkisine ilişkin kararının düzeltilerek
onanmasını düzenlemekte ise de, asıl olarak Yargıtay’ın takdir yetkisi
konusundaki önceki uygulamasını sınırlamak amacıyla getirilmiştir.
Nitekim Yargıtay ilk derece mahkemesinin takdir ettiği manevi tazmi-
nat miktarını çok bularak daha aza karar vermek suretiyle düzelterek
onama kararı verebilmekte idi. Örneğin:
“
Hâkimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, ta-
rafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların
kusur durumu, olayın
ağırlığı
, davacının sürekli iş göremezlik oranı, işçinin
yaşı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, hükmedilecek tutarın ma-
nevi tatmin duygusu uyandıran oranda olması gerektiği de söz götürmez.
Bu ilkeler gözetildiğinde davacı eş için 60.000,00 TL manevi tazmina-
ta hükmedilmesi gerekirken 75.000,00 TL manevi tazminat takdir olunması
usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.