Previous Page  258 / 685 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 258 / 685 Next Page
Page Background

257

TBB Dergisi 2017 (133)

Hakan PEKCANITEZ

bir zaman alacaktır. İptal davası ile tahkimin sonunda verilen kararla-

rın devlet mahkemeleri tarafından sınırlı bir denetime tabi tutulması

amaçlanırken, bu denetim sonunda verilen kararlara karşı hem isti-

naf, hem de temyize başvurulması gereksizdir. Aksi takdirde tahkim

yoluna başvurulurken, tahkimin olumlu yönleri ortadan kalkmış ola-

caktır. Ayrıca istinaf yoluna başvurulduğunda, iptal davası sonunda

verilen hüküm bölge adliye mahkemesinde kaldırılarak yeniden bir

yargılama yapılırsa, daha fazla bir zaman kaybına ve masrafa neden

olacaktır.

55

Bu nedenlerle iptal davasının açılacağı asliye ticaret mah-

kemelerinden verilen kararlara karşı doğrudan temyiz yoluna başvu-

rulmalıdır.

56

Yargıtay 23. Hukuk Dairesi bu görüşü kabul ederek tahkimde as-

liye ticaret mahkemesi tarafından iptal davası hakkında verilen karara

karşı doğrudan temyiz yoluna başvurulabileceğini kabul etmiştir.

Eldeki uyuşmazlıkta çözüme kavuşturulması gereken iki husus vardır.

Bunlar hakem kararlarının iptali davalarında görevli mahkemenin neresi

olduğu, buradan hareketle verilen kararın istinaf mı yoksa temyize mi tabi

olduğudur. HMK 410. maddesi açıktır. “Tahkim yargılamasında mahkeme

tarafından yapılacağı belirtilen işlerde görevli ve yetkili mahkeme tahkim yeri

bölge adliye mahkemesidir”. HMK’nın

yürürlüğünden sonra henüz böl-

ge adliye mahkemelerinin faaliyete geçmediği dönemde

HMK’nın bu

hükmü tahkim davalarında görevli mahkemeyi belirlemek sorunlar yaratmış-

55

Taşpınar Ayvaz, bu maddenin hatalı olarak kaleme alındığını ve maddede sa-

yılmayan tahkime ilişkin hususlarda görevli mahkemenin tespitinde tereddütler

olabileceğini ifade etmiş ancak kanun koyucunun iç ve milletlerarası tahkimle

ilgili hususları ticarî iş/dava saymak istediğini belirterek tahkimle ilgili olarak

mahkemeye başvurulması gereken tüm hususlarda asliye ticaret mahkemesinin

görevli olduğu sonucuna varılması gerektiğini belirtmiştir. Yazar, bu konudaki

tereddütleri ortadan kaldırmak için MTK m.3 ve HMK m. 410 hükümlerinin yü-

rürlüğüne son verilmesi gerektiğini belirtmiştir (S. Taşpınar Ayvaz, Asliye Ticaret

Mahkemeleri Hakkında Yapılan Değişiklikler Çerçevesinde Tahkimde Görevli

Mahkeme,

DEÜHFD

2014, C. XVI, Özel Sayı: Prof. Dr. Hakan Pekcanıtez’e Ar-

mağan, C. I, İzmir 2015, s. 478 vd.). Özbay/Korucu, bu hükümle beraber HMK m.

410’da “görevli mahkeme bölge adliye mahkemesidir” şeklindeki düzenlemenin

zımni olarak mülga olduğunu ifade etmiştir (İ. Özbay /Y. Korucu, Hukuk Muha-

kemeleri Kanunu Çerçevesinde Tahkim, Ankara 2016,s. 15).

56

Pekcanıtez/Yeşilırmak, Pekcanıtez Usûl, s. 2625 vd.; Özekes, Pekcanıtez Usûl, s.

2281.Ayrıca bkz. Kuru, İstinaf Sistemine Göre Usul, s. 951. Milletlerarası Tahkim

Kanununda verilen kararlar bakımından aynı yönde: Akkaya, s.110.