Previous Page  220 / 497 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 220 / 497 Next Page
Page Background

219

TBB Dergisi 2017 (özel sayı)

Fikriye Ceren SADİOĞLU

sil borçluluk esası olduğundan, bu tür senetlerde imzası olan herkes, hamile

karşı müteselsilen sorumludur. Bu açıklamalar doğrultusunda, Türk Ticaret

Kanunu’nda özel hükümler olması nedeniyle, kambiyo senetlerinde TBK’nun

584. ve 603. maddeleri uygulanamaz.

” gerekçesiyle aval verenin eşinin

rızasının bir geçerlilik şartı olmadığına karar vermiştir.

TTK m. 700-702’te aval düzenlenmiş olmakla birlikte söz konusu

maddeler aval verme ehliyeti bakımından bir hüküm içermemektedir.

Bu sebeple TTK m. 670 hükmü, diğer kambiyo taahhütlerinde oldu-

ğu gibi aval verme ehliyeti bakımından da uygulanır. Yani sözleşme

ile borçlanmaya ehil olan bir kimse, aval vermek suretiyle borç altına

girebilir.

98

Ancak aval verenin ehliyeti bakımından karar verebilmek

için avale hangi sözleşmeye ilişkin hükümlerin kıyasen uygulanma-

sı gerektiği tespit edilmelidir. Kanaatimize göre aval verenin ehliyeti

bakımından kefalet sözleşmesine ilişkin hükümlerin kıyasen uygulan-

ması gerekir.

99

Öncelikle avalin kişisel güvence verme niteliği daha ön

planda olduğu için ehliyet bakımından diğer kambiyo taahhütlerinden

farklı olduğunu belirtmek gerekir. Ayrıca kefalet sözleşmesinde ehliye-

te ilişkin hükümlerle korunması amaçlanan değerler, kambiyo taahhüt-

lerine ilişkin Türk Ticaret Kanunu hükümleri ile korunması amaçlanan,

ticaret hayatının gerektirdiği sürat ve işlem güvenliği ilkelerinden daha

önemlidir. Kaldı ki aval veren, kefile göre bağımsız ve aslî bir sorum-

luluk altına girmekle birlikte aval verenin ileri sürebileceği savunma

imkânları kefile göre daha da sınırlandırılmıştır.

100

Dolayısıyla kefalet

sözleşmesinde ehliyete ilişkin hükümler ile korunması amaçlanan kişi-

lerin, kefaletten daha ağır sorumluluk doğran aval bakımından da uy-

gulanması gerekir. Sonuç itibariyle aval vermenin geçerliliği, tıpkı ke-

falet sözleşmesinde olduğu gibi, diğer eşin rızasına bağlı tutulmalıdır.

98

Demirkapı, s. 757.

99

Aynı yönde Demirkapı, s. 758-759.

100

Kefil, kefaletin fer’iliğinin bir sonucu olarak asıl borçlunun şahsından kaynakla-

nan def’ileri de ileri sürme imkânına sahiptir. Ayrancı (Cari Hesaba Kefalet), s. 4.

Yine kefaletin talîliğinin bir sonucu olarak kefil daima ikinci borçludur. Kefilin

borcu, asıl borç muaccel olduktan sonra muaccel hale gelir ve asıl borçlu borcunu

ödemediği takdirde takip edilebilir. Reisoğlu (Kefalet Kavramı), s. 332.

Aval verenin sorumluluğunun, kefilin sorumluluğundan daha ağır olduğunun

diğer bir göstergesi ise kefilin alacaklının haklarına halefiyeti mümkünken, aval

verenin ödemede bulunmakla alacaklının haklarına halefiyeti söz konusu değil-

dir. Aval veren, aval verdiği kişi ve ona karşı sorumlu olanlar aleyhine bağımsız

bir rücu hakkı kazanır. Aral/Ayrancı, s. 424.