Previous Page  221 / 497 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 221 / 497 Next Page
Page Background

220

6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’na Göre Kefalet Sözleşmesinde Eşin Rızası

VII. EŞİN RIZASI GEREKLİLİĞİ BAKIMINDAN İNCELENMESİ

GEREKEN ÖZEL DURUMLAR

Eşlerden birinin diğer eşin borcu için kefil olması, eşlerin bir kefa-

let sözleşmesinin birlikte

kefili olmaları ve eşlerin karşılıklı olarak bir kefalet sözleşmesinin

tarafları olması durumlarının, diğer eşin rızası gerekliliği bakımından

özel olarak incelenmesi gerekir. Eşlerden birinin, diğer eşin borcu için

kefil olması durumunda asıl borçlu eş açısından korunması gereken

bir menfaat yokmuş gibi görünse de bu eş, asıl borçlusu olduğu borç

bakımından bir de eşinin kefil olmasıyla ailenin ekonomik olarak daha

fazla yük altına girmesini istemeyebilir. Bu nedenle kanaatimize göre

bu durumda da diğer eşin rızası aranmalıdır.

101

Eşlerin bir kefalet sözleşmesinde birlikte kefil olmaları durumun-

da yine aynı şekilde kendisi kefil olan bir eş, diğer eşin kendisi ile bir-

likte kefil olmasını istemeyebilir. Bu sebeple eşler birlikte kefil olurken,

birbirlerinin kefaleti için rıza göstermeleri gerekir.

102

Eşlerden birinin, diğer eşin başkasından olan alacağı için borçlu le-

hine kefil olması ihtimalinde ise alacaklı sıfatıyla eşiyle kefalet sözleş-

mesi kuran eşin, eşinin kefil olmasına ilişkin ayrıca rızasının alınma-

sına gerek kalmaz. Zira eşiyle kefalet sözleşmesini akdettiği takdirde

eşinin kefil olmasına ilişkin rızasının olduğu kabul edilebilir.

103

VIII. SONUÇ

743 sayılı Türk Kanunu Medenîsi’nde benimsenen hâkim ona-

yı mekanizması ile etki altında kalmaya müsait olan eşin (kadının)

bireysel olarak korunması amaçlanırken; 6098 sayılı Türk Borçlar

Kanunu’nda karı ya da kocayı birbirlerinin yararına olarak imzaladık-

101

Aynı yönde Özen, s. 177; Badur, s. 286-287; Baş, s. 124. Aksi yönde Oğuz, s. 70.

Oğuz’a göre Türk Borçlar Kanunu ile kefalete sıkı sekil sartları getirilmesinin

amacı eslerin birbirinden habersiz üçüncü kisilerin borçlarına kefil olmalarını ön-

lemektir. Asıl borçlunun eslerden birisi olması durumunda diger esin de buna

bilerek kefil olması mümkündür. Asıl borçlu esin sonradan kendisinin, esinin

kefaletine izni olmadıgını ileri sürerek geçersizligini iddia etmesi TMK m. 2’de

düzenlenmis olan dürüstlük kuralına aykırılık teskil edebilir.

102

Aynı yönde Badur, s. 287; Oğuz, s. 70.

103

Aynı yönde Reisoğlu, s. 91; Badur, s. 287; Özen, s. 177; Baş, s. 124.