Previous Page  362 / 497 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 362 / 497 Next Page
Page Background

361

TBB Dergisi 2017 (özel sayı)

Gül AKYILMAZ

Serbuhiler, Siyo’lar, Saralar gibi gayrimüslim kadınların da mülkiyet

haklarına yapılan saldırılar konusunda Padişahın adaletine sığındıkla-

rı görülmektedir. Kadınların hak arama sürecinde kadı, naip, mahke-

me başkâtibi gibi yargı gücü temsilcileriyle, çeşitli kademelerdeki yü-

rütme gücünün temsilcilerinin de erkekleri kolladıkları görülmüştür.

Kadınların mülkiyet haklarını korumak için başvurdukları yollar-

dan birisi olan şikâyet dilekçelerinde dikkat çeken nokta bu dilekçeleri-

nin özellikle II. Meşrutiyet’in ilanından sonraki süreçte genel değişimin

bir parçası olarak farklılaşması ve içerdiği politik tonun belirginleşme-

sidir. II. Meşrutiyet dönemi ile birlikte değişime uğrayan arzuhaller

Sultanın adaletinden medeni ve anayasal haklara dayanan yeni bir ada-

let sistemine geçişi simgelemektedir. Artık istenen bir lütuf değil, hu-

kuka uygun olarak hakların iadesidir. “Devletlü, inayetlü, merhametlü

efendim sultanım hazretleri devletle sağ olsun” diye başlayıp, “bende”

ya da “cariyeniz” şeklinde biten dilekçelerin yerini “Dâhiliye Nezar et-i

Celilesine” şeklinde başlayıp, “adaletname istirhamına cüret eylerim”

diye biten ve altına kadınların kendi isimlerini yazıp imzaladığı dilek-

çeler almıştır. Üstelik bu dönemde kadınlar bireysel dilekçelerin yanı

sıra toplu halde dilekçeler vermişler, padişaha verdikleri dilekçelerdeki

geleneksel özür dileyip, aman dilenen pasif tondan vazgeçerek, “Biz

Türk kadınları talep ediyoruz” ya da ”Biz Türk kadınları protesto edi-

yoruz” şeklinde siyasi mesaj içeren ve doğal haklarını talep eden ifade-

ler kullanmışlardır.

65

Dikkat çekici bir nokta olarak da bu dilekçelerini

kendi isimlerini kullanarak imzalamışlardır. Başlangıçta mülkiyet hak-

ları ile ilgili problemlerini çözümlemek için mahkemeye başvurmak-

tan ya da şikâyet dilekçesi yazmaktan çekinen Osmanlı kadınlarının

geldiği nokta son derece kayda değerdir. Ancak tüm kazanımlara rağ-

men mülkiyet haklarına saldırıların önüne geçilemediği gibi kadınların

taşınmaz mülkiyetine sahip olma oranlarının düşüklüğü konusundaki

gelenek Cumhuriyet döneminde de devam etmiştir. Türkiye’de ailenin

sahip olduğu taşınmazların kimin üzerine kayıtlı olduğuna bakıldığın-

da kırsal alanda %78’inin, kentlerde ise %68,3’ünün erkeğin üzerine ka-

yıtlı olduğu görülmektedir. Kadınlar Türkiye genelinde %8,7 oranında

gayrimenkule sahip bulunmaktadırlar.

66

65

Zachs/Ben-Bessat, Women’s Visibility in Petitions, s. 776.

66

Huriye Reyhan Demircioğlu,”Medenî Kanunların Toplumsal Hayatı Belirleyi-

ci Rolü ve Bunun Türk Aile Hukuku Özelinde Değerlendirilmesi”,

Kök Sosyal ve

Stratejik Araştırmalar Dergisi

, Güz 2009, C:XI, S. 2, s. 50.