Background Image
Previous Page  45 / 521 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 45 / 521 Next Page
Page Background

Alt Vekâlet

44

lanmaktadır. Bununla beraber 818 S. TBK m. 390/III (6098 S. TBK m.

506/I) hükmü işin vekil tarafından bizzat görülmesine istisnalar da

getirmiştir. Uygulamada vekilin yerine başkasını koyması çeşitli şekil-

lerde mümkün olabilmekle beraber, en sık karşılaşılan kurum çalışma

konumuzu oluşturan alt vekâlettir.

Alt vekâlet, vekilin vekâlet sözleşmesinden kaynaklanan iş gör-

me ediminin kısmen veya tamamen ifasını “kendi adına” yaptığı bir

sözleşmeyle bir üçüncü kişiye bırakmasıdır. Alt sözleşme hukuken

olmasa da fiilen başka bir vekâlet sözleşmesinden kaynaklanır. Asıl

sözleşme- alt sözleşme ilişkisinin doğabilmesi için her iki sözleşmenin

karakteristik edimleri ve içerik bakımından benzeşmesi ve aralarında

fiili bir bağ bulunması gerekir.

Alt vekâlet asıl sözleşmenin karakteristik edim borçlusunun alt

sözleşmenin karakteristik edim alacaklısı konumunda olduğu sözleş-

meler arasındadır. Alt vekâlet sözleşmesinin bir diğer temel özelliği,

sözleşmenin konusunun kısmen veya tamamen asıl vekâlet sözleşme-

sini konusu ile aynı olmasıdır. Bu nedenle alt vekâlet sözleşmesi asıl

müvekkilin çıkarına sonuçlar doğuran bir sözleşmedir. Kanımızca bu

kıstas aynı zamanda alt vekâleti diğer benzerlik gösteren hukuki ku-

rumlardan ayırma konusunda da belirleyici nitelik taşır.

Alt vekâlet sözleşmesi asıl vekil ile alt vekil arasında kurulur ve

tipik bir vekâlet sözleşmesi özelliği taşır. Tek fark bu sözleşmedeki ka-

rakteristik edimin kısmen veya tamamen asıl sözleşme konusu edim

ile aynı olmasıdır, yani sözleşmenin alt sözleşme niteliğini taşımasıdır.

Bundan dolayı her iki sözleşmenin de birbirleri üzerinde doğrudan

veya dolaylı etkileri vardır. Alt vekâlet sözleşmesinin alt sözleşme ola-

rak varlığı bir asıl sözleşmeyi gerektirse de, asıl sözleşmenin her daim

alt sözleşmeden önce kurulmasının şart olmadığını düşünmekteyiz.

Alt vekil ile müvekkil arasındaki ilişkiler ele alındığında, bu iki

tarafın aralarında sözleşme ilişkisinin kurulmadığı görülür. Zira her

ikisi de farklı ve birbirinden bağımsız sözleşmelerin tarafıdır. Taraf-

lar arasında bir sözleşme olmasa da, taraf oldukları sözleşmelerin fiili

bağlılığı ve etkileşimi yasa koyucunun kanun eliyle bu taraflar arasın-

da bir bağ kurmasına yol açmıştır. Bu kapsamda müvekkile önemli

bir imkân yaratılmış, alt vekile karşı ileri sürebileceği doğrudan talep

hakkı tanınmıştır.