

TBB Dergisi 2011 (96)
Şafak PARLAK - Levent BÖRÜ
41
etmesini temin eder. Böylelikle, bir alacaklı borçlusunun borçlusuna
karşı kendi adına doğrudan doğruya başvurabilme yetkisine sahip ol-
maktadır. Doğrudan talepler bir kanun hükmü gereği olarak, başkası
için alacaklar meydana getiren bağımsız bir hukuki kategori oluştur-
maktadır ve 818 S. TBK m. 391/III (6098 S. TBK m. 507/III) hükmü de
bu kategori içinde değerlendirilerek gerçek hukuki niteliğine kavuş-
muş olacaktır
96
.
2. Alt Vekilin Müvekkile Karşı Sorumluluğu ve Hakları
a) Alt Vekilin Müvekkile Karşı Sorumluluğu
Alt vekil ile müvekkil arasında herhangi bir sözleşme ilişkisi bu-
lunmasa da, yasa koyucunun müvekkile tanıdığı doğrudan talep hak-
kı sebebiyle alt vekil müvekkile karşı sorumlu hale gelmiştir. Alt vekil
bu durumda hem sözleşme ilişkisi içinde bulunduğu asıl vekile, hem
de doğrudan talep hakkı nedeniyle müvekkile karşı sorumludur. Bu
sorumluluk kuşkusuz kötü ifa veya ifa etmeme nedeniyle tazminat ile
sınırlı değildir. Ayrıca alt vekil alt vekâlet sözleşmesinden kaynakla-
nan tüm yükümlülüklerini yerine getirmek zorundadır. Aksi takdirde
hem müvekkil, hem de kendi müvekkili olan asıl vekil buna ilişkin
alt vekilden talepte bulunabileceklerdir. Bu ikisinden birinin talebiyle
yükümlülüğünü yerine getiren alt vekile karşı artık diğeri talepte bu-
lunamayacaktır
97
.
Alt vekil, müvekkile karşı ayrıca vekâletsiz iş görme hükümleri
gereğince de sorumludur
98
.
Alt vekilin haksız fiili nedeniyle de hem müvekkile hem de asıl
vekile karşı sorumlu olabilecektir. Asıl vekil ile alt vekilin ortak kusur-
larıyla müvekkile zarar vermeleri durumunda müvekkile karşı haksız
fiil nedeniyle müteselsilen sorumlulukları gündeme gelecektir
99
.
96
Fransız hukuk sisteminde kabul edilen “doğrudan talep” kavramı henüz Türk-
İsviçre hukukunda bağımsız bir hukuki kategori olarak bilinmemektedir. Zaman
içinde hukukumuzda bu kavramın benimsenmesiyle sorunun giderilebileceğini
düşünmekle birlikte, o döneme kadar doğrudan talep hakkının “kanuni borç”
olarak nitelendirilmesi uygun olacaktır. Böylelikle müvekkile hak tanıyan,
yasadan kaynaklanan bir borç ilişkisi ortaya çıkacaktır (Akipek s.213).
97
Akipek s.219.
98
Akipek s.213.
99
Hofstetter s.107; Tandoğans.471; Akipek s.220.