Background Image
Previous Page  443 / 529 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 443 / 529 Next Page
Page Background

AİHM Türkiye Raporu

442

reformların farkındadır. Komiser bu reform sürecinde Türk makamla-

rıyla gerçekleştirdiği yapıcı diyaloğu takdir etmektedir.

Ancak Komiser bu reformların, Türkiye’de hukuku ve uygula-

mayı AİHM içtihadıyla uyumlu hale getirmek üzere tam ve istenilen

potansiyele henüz erişmediğini ve daha fazla çabanın gerekli olduğu-

nu düşünmektedir. İlerlemeyi engelleyen önemli faktörlerden birinin,

hâkim ve savcıların devleti korumayı insan haklarını korumanın üs-

tünde tutan yerleşik tutum ve uygulamaları olduğu görülmektedir.

Bu tutumların bazıları, 1982 Türk Anayasası’nın lafzı ve ruhuyla

yakından bağlantılıdır. Komiser, Anayasa’nın kapsayıcı ve demokra-

tik bir süreçte yeniden gözden geçirilmesi gerektiği konusunda Türk

toplumunda ve siyasi kadrolarda var olan geniş konsensüsü memnu-

niyetle karşılamaktadır. Komiser, bir yandan bu süreç ilerlerken bir

yandan mevcut Anayasa’nın 90. maddesinin -ki bu madde uluslara-

rası insan hakları sözleşmelerinin iç hukuka üstünlüğünü tanımakta-

dır- tam olarak yürürlüğe konulması için daha fazla çaba sarf edilmesi

gerektiğini düşünmektedir.

Bu Rapor, Türkiye’de adalet yönetimi ve insan haklarının korun-

masına ilişkin şu önemli meselelere odaklanmaktadır:

I. Yargılamanın aşırı uzun sürmesi ve tutukluluğa çok sık

başvurulması

Komiser, yargılamanın aşırı uzun sürmesinin, Türk adalet sis-

teminde kronik bir işlev bozukluğu olduğunu gözlemlemekte ve

AİHM’in bu bağlamda ihlaller yapıldığı sonucuna varan çok fazla ka-

rarı olduğunu belirtmektedir. Komiser, mahkemelerin ve savcıların

ciddi miktarda birikmiş işleri ve ağır iş yükleri dahil, aşırı gecikmelere

yol açan çeşitli nedenler olduğunu vurgulamakta ve yetkili makam-

ları, daha çok adli personel ve hukuk destek elemanını işe alma çaba-

larını hızlandırma konusunda teşvik etmektedir. Komiser yargılama-

nın hızlandırılmasına ilişkin mevcut çabaların farkında olup, yetkili

makamları, yargılama usullerine ilişkin zaman sınırlamaları getirmek

ve yargılama sırasındaki kesintileri azaltmak gibi başka önlemleri de

değerlendirmeye ve Avrupa Konseyi’nin, adli zaman yönetimi konu-

sundaki uzmanlığından yararlanmaya teşvik etmektedir.