Background Image
Previous Page  50 / 529 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 50 / 529 Next Page
Page Background

TBB Dergisi 2012 (98)

Sesim SOYER GÜLEÇ

49

Emredici yasal düzenlemeye ve AİHM kararlarına karşın ülkemiz-

de tutuklama gerekçeleri genellikle şablon anlatımlardan ibaret olup,

gerekçeler yetersiz kalmaktadır. Sözleşmeye göre de bir zorunluluk

teşkil etmesine rağmen adli kontrolün neden yeterli olamayacağının

da belirtilmemesi önemli bir eksikliktir. Gerçekten kanımızca da iç hu-

kuka aykırı olarak yerleşen bu uygulamalar nedeniyle AİHM tarafın-

dan Türkiye aleyhine ihlal kararları verilmeye devam edilmesi kaçınıl-

maz gibi görünmektedir

52

. Açıklandığı üzere AİHM, Türkiye aleyhine

verdiği birçok güncel kararında bu soruna önemle işaret etmektedir.

Bundan başka AİHM, isnat edilen suç ile kaçma şüphesi arasında

bir bağlantı olduğunu kabul etmekle beraber, kaçma şüphesinin tek

başına isnat edilen suçun ağırlığına dayandırılamayacağını da çeşitli

kararlarında ortaya koymaktadır. AİHM kaçma şüphesini değerlendi-

rirken, sanığın karakteri, ahlaki yapısı, malvarlığı, yargılandığı devlet

ile bağları ve uluslararası bağlantılarının göz önünde bulundurulması

gerektiğini bildirmektedir. Bu kriterlere göre, tutuklamayı destekle-

yen somut bir durum söz konusu değilse, tutuklama Sözleşmeye ay-

kırı olacaktır

53

.

Özel yetkili mahkemelerin, tutuklama önlemine böylesine kolay

ve sık başvurmalarına ilişkin olumsuz örnekler, genel görevli mah-

kemelerdeki uygulamayı da olumsuz etkilemekte ve bu mahkemeler

de alternatif arayışına girmeksizin tutuklama yoluna gitmektedirler.

Hâkimlerin bağımsızlığı, kuvvetler ayrılığı ilkesi kapsamında, yalnız-

ca yasama ve yürütmeye karşı değil, aynı zamanda yargılama organı-

na, basına (medyaya) ve kamuoyu baskısına karşı da güvence altına

alınmıştır. Basının bu sorumluluğu, suçsuzluk karinesi açısından son

derece önemliyken

54

, tutuklama konusunda bu sınırlamalara uygula-

mada çoğu zaman uyulmamakta, yapılan yayınlarla, tutuklamanın bir

tedbir olarak uygulanması değil, peşin cezalandırma olarak uygulan-

ması teşvik ve destek görmektedir. Tutuklama kararları alkışlanırken,

tahliye kararları ya da alternatif bir tedbire hükmedilmesi çoğu zaman

en ağır biçimde eleştirilmekte ve bu yolla yargı kararları adeta yönlen-

dirilmeye çalışılmaktadır ( Rapor m. 14 ve 15).

52

Aynı yönde, SÜRÜCÜ, s. 107.

53

Mansur/Türkiye,

Tomasi/Fransa,

Muller/Fransa,

Iljikov/Bulgaristan

kararlarının ayrıntıları için bkz. SÜRÜCÜ, s. 109.

54

Bu konuda bkz. KARAOSMANOĞLU, s. 252.