

TBB Dergisi 2012 (98)
Sesim SOYER GÜLEÇ
47
ma sebeplerinin devam edip etmediği çoğu kez esaslı bir denetimden
geçirilmediğinden adli kontrol talepleri reddedilmekte
47
ve çoğu za-
man önceki tutuklama kararının otomatik tekrarı niteliğinde kararlar
verilmektedir (Tutuklama nedeni olabilecek risklerin geçerliliğinin her
aşamada irdelenmesi gerektiği yönünde Lettelier/Fransa
48
; Mamedo-
va/Rusya
49
geçmişte örnek teşkil ettiği gibi, bu konuda daha güncel
kararlar da mevcuttur. Örneğin, AİHM’nin Adıyaman ve Erman/Tür-
kiye kararında hükümet, başvuranların suç işlediklerinden şüphelen-
mek için makul gerekçelerin mevcut olması nedeniyle tutuklandıkları-
nı ve tutukluluklarının ilgili mevzuat gereklerine uygun olarak yetkili
makam tarafından belirli aralıklarla ve gereken titizlik gösterilerek
incelendiğini iddia etmiş, başvuranların itham edildikleri suçların cid-
di nitelikte olduğunu ve tutuklu yargılanmalarına devam edilmesinin
nu ve işbu kararın kabul edildiği tarihte, halihazırda dokuz yıl on aydan fazla bir
süre geçtiğini tespit etmektedir. AİHM, benzer davaları incelediğini ve müteaddit
defalar AİHS’nin 5/3 maddesinin ihlal edildiği sonucuna ulaştığını hatırlatmakta-
dır (
Dereci-Türkiye
, başvuru no: 77845/01, 24 Mayıs 2005 ve
Taciroğlu-Türkiye
, baş-
vuru no: 25324/02, 2 Şubat 2006). Söz konusu davada makamların karşılaştıkları
güçlükleri kabul eden AİHM, yine de, yerleşik içtihadı ışığında, mevcut davada
aynı sonuca ulaşmıştır. Dolayısıyla, AİHS’nin 5/3 maddesi ihlal edilmiştir. Yine 23
Kasım 2010 tarihli Akalın/Türkiye davasında
(Başvuru no. 23480/06)
esasa ilişkin
olarak Hükümet, başvuranın tutukluluğunun, suçu işlemiş olduğuna dair makul
şüphelere dayandığını ve tutukluluğun yetkili makam tarafından, yürürlükteki
mevzuatın gerekleri çerçevesinde belli aralıklarla özel bir titizlikle gözden geçi-
rildiğini savunmuştur. Başvuranın üzerine atılı suçun ciddi nitelikte olduğuna ve
tutuklu bulunmasının suçun önlenmesi ve kamu düzeninin korunması açısından
zorunlu olduğuna işaret etmişlerdir. AİHM, bu davadakiyle karşılaştırılabilecek,
uzun tutukluluk sürelerini ortaya çıkaran davalarda sıklıkla AİHS’nin 5/3 madde-
sinin ihlal edildiğini tespit etmiştir (bkz. örneğin
Tutar– Türkiye
, no. 11798/03;
Ca�
hit Demirel
, no. 18623/03). Tarafına sunulan tüm delilleri inceleyen AİHM, somut
davada farklı bir sonuca ulaşmasını sağlayacak ikna edici hiçbir tespit ve delilin
Hükümet tarafından sunulmadığı kanaatindedir. Konu ile ilgili içtihadını dikkate
alarak somut davada başvuranın tutukluluk süresinin haddinden fazla olduğuna
karar vermiştir. Bu nedenle, AİHS’nin 5/3 maddesinin ihlal edildiği sonucuna ula-
şılmıştır. 7 Aralık 2010 tarihli Alp ve diğerleri/Türkiye davasında da AİHM aynı
hususu yinelemiş ve benzer bir sonuca ulaşmıştır
(Başvuru no. 34396/05, 8753/06,
37432/06, 37435/06, 2873/07, 24664/07 ve
44938/08; Aynı yönde; Orman ve Diğerleri:
Başvuru no. 9462/05, 20369/05, 32652/05, 33193/05, 43845/05, 5295/06 ve 48090/08)
47
Türkiye’de işlediği suçtan tutuklu yabancının yabancı ülkede işlediği ve iadeye
engel olmayan suç nedeniyle iadesi amacıyla evrakların yetişebilmesi için tutuk-
lanması ve adli kontrol altında tutulması talebinde bulunulduğu halde istem dı-
şına çıkılarak iade ile ilgili inceleme yapılıp talebin reddine karar verilmesi doğ-
ru değildir. Y. 6. CD, E. 2006/8782, K. 2007/8971,
www.kararara.com/yargitay/yrgtyk12764.htm, Erişim Tarihi: 24.05.2011.
48
Başvuru No: 12369/86, 26.6.1991.
49
Başvuru No: 7064/05, 1.6.2006.