Background Image
Previous Page  322 / 521 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 322 / 521 Next Page
Page Background

321

sak olanlar ve ensest fiiller yönünden soruşturulup kovuşturulması

mağdurun şikayetine bağlı tutulmamalı ve cezanın alt haddi, hapis

cezasının paraya çevrilme, ertelenme ve hükmün açıklanmasının geri

bırakılması sınırlarının dışına taşınmalı, bu suçla ilgili hapis cezasının

alt sınırı üç yıl ve üst sınırı da beş veya altı yıl hapis cezası olarak tes-

pit edilmelidir.

Aralarında evlenme yasağı bulunan, ayırt etme gücüne sahip ki-

şiler arasında karşılıklı rızaya dayanan ensest fiili, bizim ülkemiz de

dahil olmak üzere bazı ülke yasalarında suç olarak düzenlenmemiş-

tir. Aile hukuku açısından ise, ensest ilişkiden doğan çocuğun baba

tarafından tanınması halinde çocuk tüm haklara sahip olabilmekte ve

yasal zemini olmasa da ayrı birey kimliği kazanan çocuk ile baba ara-

sında kişiler hukuku ve aile hukukundan kaynaklanan ilişkiler kuru-

labilmektedir.

Çalışmamızın konusunu kadına yönelik ensest fiilleri teşkil et-

tiğinden, “pozitif ayırımcılık” olarak bilinen, kadın hak ve hürriyet-

lerinin korunması adına cinsiyet ayırımcılığı yasağının istisnalarına

izin veren Anayasa m. 10’ndan da kısaca bahsetmek gerekir. “Kanun

önünde eşitlik” başlığı taşıyan Anayasa m. 10’un birinci fıkrasına göre,

cinsiyet ayırımı yapılmaksızın kanun (hukuk) önünde herkes eşittir.

Kadınlar ve erkekler, ayırım gözetilmeksizin insan hak ve hürriyetle-

rinden eşit şekilde yararlanırlar. Ancak bazı doğal veya sosyal zorun-

luluklar sebebiyle ortaya çıkan hukuki statü farklılıkları, erkekler ve

kadınlar arasında ayırım yapılmasını, değişik kural ve uygulamaları

lüzumlu kılabilir. Bunlara, doğum yapan çalışan kadına verilen izin,

emekli sürelerinde farklı uygulama, askerlik ödevinin kadınlar için

öngörülmemesi bazı örnekler olarak gösterilebilir. Elbette bu farklı-

lıklar, hem keyfi olmamalı ve hem de eşit hukuki durumda olan tüm

kadınları kapsamalıdır.

Tüm bunlara rağmen kanun koyucu, kadınların korunması ve

“eşitlik” ilkesine vurgu yapmak amacıyla Anayasa değişikliğine ihti-

yaç duymuştur. Türk toplumunun sosyolojik yapısı, iktisadi ve huku-

ki bazı gereklilikler sebebiyle kanun koyucu tarafından Anayasa m.

10/2’ye önce 2004 yılında 5170 sayılı Kanunun 1. maddesi ile eklenen,

“Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet bu eşitliğin yaşama geçme-

sini sağlamakla yükümlüdür. ”

hükmü ve sonrasında 2010 yılında 5982