

Miras Paylaşılmasında Aile Konutunun Sağ Kalan Eşe Özgülenmesi
406
I-AİLE KONUTU KAVRAMI VE HUKUKUMUZA GİRİŞİ
Aile konutu kavramı hukukumuza 4721 sayılı Türk Medeni Ka-
nunu ile girmiş bir kavramdır. Bu kavramın kendisi yenidir. Eski yasa
döneminde de aile konutu vardı. Ancak bu konutun seçimi, yaşanmış
ve ortak konuttan ayrılma gibi hususlar ile düzenlemeler olmasına
karşın aile konutunun eşlerin hayatında yer edindiği önem derecesin-
de bir düzenlemeye sahip değildi.
İnceleme konumuz olan miras hukuku kapsamında eşlerin miras
hakkı ve miktarı ile ilgili aslında hukuk tarihinde ciddi tartışmalar ve
gelgitler olmuştur. Aile konutu kavramının bugünkü geldiği konum
aslında söz konusu tartışmaların merkezine oturmaktadır. Kan hısım-
ların mirasçılığı ile ilgili fazlaca bir sorun yaşanmaz iken özellik ile
aileye sonradan gelen eşin mirasçılığı hukukta farklı görüşlerin ileri
sürülmesine sebep olmuştur. Miras hukuku tarihinde iki görüş belir-
gin olarak kendini ortaya atmıştır.
Bu görüşlerin ilki aleyhe olanıdır. Bu görüşe göre eşe elverişli mi-
ras hakkı tanınırsa aile içinde ciddi bir mülkiyet transferi olacaktır. Bu
şekilde ailenin içinde mülkiyet yabancılaşacaktır. Sağ kalan eş çocuklu
ise bu kişinin ölümü ile kalan mallar tekrar aileden olan çocuklara ge-
çecektir. Ancak sağ kalan eş çocuksuz ise bu durumda sağ kalan eşim
ölümü ile kendisine geçen miras kendi akrabaların geçip anlamsız ve
gereksiz bir mülkiyet transferi olacaktır. Aynı şekilde mirası alan eş
yeniden evlenirse yine söz konusu mallar alakasız kişilerin uhdesine
geçecektir. Bu neden ile sağ kalan eşe verilecek miras payının azaltıl-
ması temel nazariye olmuştur. Sağ kalan eşe intifa hakkının tanınması
bu görüşün etkisi ile olmuştur.
Lehe olan görüşe göre ise insanın eşi en yakın kişisidir. Bütün
yaşamında en derinlikli ve geniş iletişim eşler arasında yaşanır. Eşler
ölüm olmadan önce birlikte bir yaşam seviyesine gelmiştir. Bu sevi-
yesinin ölüm ile sarsılması adaletli değildir. Bu şekilde oluşan yaşam
seviyesinin korunması oluşmuş alışkanlıkların devam ettirilmesi ve
eşin mevcut malvarlığındaki maddi ve manevi katkısı dikkate alına-
rak hakkaniyetli bir miras payının sağ kalan eşe verilmesi gereklidir.
1
1
İMRE Zahit-ERMAN Hasan Miras Hukuku sh.38-39