

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi Çerçevesinde Din ve Vicdan Özgürlüğü
100
Bilindiği üzere temel hak ve özgürlüklerin (evrensel insan hak-
larının) homojenliği ile devletlerin kültürel ve politik değerlerinin
heterojenliği arasında yüzyıllardır süre gelen ve şu anda sonunu gö-
remediğimiz sürekli bir çatışma vardır. Devletler, temel hak ve öz-
gürlüklerin sınırlandırılması sırasında, yasa ile öngördükleri mahfuz
haklarını (
Gesetzesvorbehalt
), sahip oldukları farklı değerler çerçeve-
sinde farklı olarak kullanabilmekte ve insan haklarının korunması ve
geliştirilmesine yönelik sözleşmelere attıkları her imza ile, egemen-
liklerinden kişi hak ve özgürlüğü lehine, ancak hukuk sistemlerinin
mümkün kıldığı ölçüde, kısaca tahammül edebildikleri oranda vaz-
geçmektedirler.
III. Sonuç
Mahkeme Sözleşme’nin düşünceyi açıklama ve yayma ile örgüt-
lenme özgürlüklerini düzenleyen 10. ve 11. maddelerini uygularken
kullandığı
“sınırlamanın demokratik bir toplumda gerekli olması“
kriterini
9. madde açısından daha dar yorumlamakta ve devlete daha geniş bir
takdir hakkı tanımaktadır. Zira Mahkeme örneğin
Handyside . /. İngilte-
re
kararında, düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğünün demokratik
toplumun en temel kaynaklarından birisi olduğunu belirterek, ifade
özgürlüğünün sadece olağan karşılanan zararsız ya da önemsiz gö-
rünen bilgiler ya da düşüncelerin açıklanması açısından değil, ayrıca
Devlete ve toplumun belirli bir bölümüne aykırılık taşıyan, onları şoke
eden ve rahatsız eden düşüncelerin açıklanması açısından da geçerli
olduğunu ifade edip, genel olarak şiddet unsuru içermeyen her dü-
şüncenin korunması gerektiği yolunda tavır sergilerken
, Leyla Şahin .
/. Türkiye
davasında devlete bırakılan takdir yetkisinin sınırlarını be-
lirlemede, Sözleşme tarafından garanti altına alınan hakkın önemi ile,
yasaklanan faaliyetlerin doğası ve yasaklamaların amacının dikkate
alınmak zorunda olduğunu, Devlet ve dinler arasındaki ilişkilere dair
sorunların riskli olduğu durumlarda, söz konusu meseleler açısından
toplumda geniş ölçüde düşünce ayrışmaları olabileceğinden, ulusal
karar mekanizmasının rolüne özel bir önem verilmesi gerektiği üzeri-
ne vurgu yapmaktadır.
36
36 Bknz. AİHM’nin 27. 06. 2000 tarihli,
Cha’ara Shalom ve Tsedek . /. Fransa
davasın-