

TBB Dergisi 2012 (101)
Başak BAK
29
SONUÇ
Bir edebi eser veya sanat eseri sahibinin veya haleflerinin mali
haklarından olan çoğaltma ve yayma hakkının yayımlayana devre-
dilmesine ilişkin bir borçlar hukuku sözleşmesi olan yayın sözleş-
mesi, 6098 sayılı TBK md. 487-501 arasında düzenlenmektedir. 6098
sayılı TBK’nın yayın sözleşmesine ilişkin hükümleri incelendiğinde
değişikliklerin öncelikle dilin arılaştırılması yönünde yapılmış oldu-
ğu görülür. Ancak bu arılaştırmanın yerleşmiş kavramlara, deyim
birliğine veya bazı kategorik ayrımlara yeterince özen gösterilme-
den yapıldığı anlaşılmaktadır. Yeniden düzenlenen hükümlerin
özellikle 5846 sayılı FSEK ile uyumlu olmadığı göze çarpmaktadır.
Bu uyumsuzluk özellikle müşterek eser-toplama eser ayrımında be-
lirginleşmiştir.
Dilin arılaştırılması dışında, 818 sayılı BK’da yer almayan bazı
yeni hükümler de 6098 sayılı TBK’nın kapsamına alınmıştır. Bu yeni
hükümlerden en belirgini, yayın sözleşmesinin yazılı şekle tabi ol-
duğunun kanunda açıkça yer almış olmasıdır. Şekle ilişkin bu dü-
zenlemenin yanı sıra eser sahibine belirli koşullarda cayma hakkı
tanınmış olması ve eser sahibinin haleflerinin eserde güncelleştirme
yapabilme imkanlarının kanunen kabul edilmiş olması da 818 sa-
yılı BK’da yer almayan ancak 6098 sayılı TBK ile düzenlenen yeni
kurumlardır. Özellikle cayma hakkı ve haleflerin eserde değişiklik
yapması kurumları son derece önemlidir. Zira bu kurumlar, eser
sahibinin ve eserin korunması amacına hizmet eder. Bu hükümlere
ilişkin olarak, yazılı şekil şartının ve cayma hakkının varlığının ka-
nunda yer almasının olumlu olarak görülebileceği ancak haleflerin
güncelleştirme yapma yetkisine ilişkin oluşturulan hükmün çok net
olmadığı ve böyle bir değişikliğe mutlaka ihtiyaç duyuluyorsa bu-
nun münhasıran FSEK içerisinde yapılmasının daha uygun olacağı
söylenebilir.
Bu çerçevede, bir takım olumlu yenilikleri bünyesinde bulunduran
TBK’da yer alan yayın sözleşmesi hükümlerine yönelik getirilebilecek
eleştiriler de çalışmamızın başında da belirtildiği gibi yayın sözleşmesi
düzenlemelerinin fikri haklara ilişkin ana kanun niteliğindeki FSEK
ile hem şekli hem de maddi açıdan daha uyumlu olması noktasında
toplanmaktadır.