

Hukuk Eğitiminde Farklı Bir Yaklaşım: Bir Banka Hukuku Dersinin Ardından
408
2001 yılının Ekim ayında başlayan akademik hayatımın pek de kısa
sayılmayan asistanlık dönemi nihayet bittiğinde, tarih 2012’nin 27 Şu-
batını gösteriyordu. 10 yılı aşkın süredir asistan olarak gerek uygulama
(pratik) gerek teorik derslerin yürütülmesinde hocalarımıza yardım
ettim. Yardımcı doçent olduğumda üzerime resmî olarak aldığım ilk
ders, 3. sınıfın ikinci yarıyılında okutulan seçmeli ders niteliğindeki,
2 kredilik, banka hukuku dersi idi. Bu nedenle banka hukuku, benim
için çok anlamlıdır. Tabiri caiz ise banka hukuku, ilk göz ağrım sayılır.
Bu zamana kadar hep kürsü hocalarımızın sistemini takip ederek
ders anlatmışken, kadro tahsisi yapıldıktan 2 gün sonra, banka huku-
ku dersinin tarafıma verildiğini öğrenince, sudan çıkmış balığa dön-
düm. Artık sazı elime vermişlerdi.
Öğrenciye en yüksek seviyede nasıl ders anlatırım, o ağır ve teknik
hukukî sorunları öğrencileri sıkmadan ne şekilde zevkli hale getiririm
düşüncesi, beni, değişik arayışlara itti. Öğrencilik hayatından ben de
yeni ayrıldığımdan, öğrencilerin bakış açısını, düşüncelerini, neyi se-
vip neyi sevmediklerini taptaze yaşayan biri olmak, bu konuda bana
en iyi rehber olmuştur.
Öğrenciler genellikle şunları sevmez:
Derste kitaba tamamen bağlı olan hoca sevilmez, hele hele kitabı
satır satır okuyan hoca hiç hoş karşılanmaz, çünkü hukuk fakültesine
gelmiş her öğrenci okuma yazma bilmektedir. Öğrenci, “
hoca, derste ki-
tabı okuduğu için derse girmeye gerek yoktur
” kanısını taşırlar. Öğrenciler,
çok hızlı konuşan hocaları iyi dinlerler, fakat bu tür hocalardan çok
az şey anlarlar. Bu tür hocaların dersleri ve sunumları kelebek etkisi
yaratır.
Öğrenciler, ağır ağır ders anlatan hocaları da pek sevmezler. Cüm-
lelerin sonunu kendisi tamamlayan öğrenci, “
ben hocadan daha iyi bili-
yorum
” düşüncesiyle derse girmeyi pek tercih etmez.
Bunlara daha birçok şeyi ekleyebiliriz.
Ders anlatmak zordur. Aslında zoru başarsanız dahi bazı derslerin
niteliği gereği, öğrenciler o derse ısınamazlar. Ele alınan konuların çok
teknik, kendilerinden uzak, işlerine yaramayacak nitelikte bilgi yığını
olduğunu düşünürler. Bu düşünce, hoca, dersi iyi anlatsa da, öğrenci-
lerin derse yaklaşmasına engel olur.