

Hukuk Eğitiminde Farklı Bir Yaklaşım: Bir Banka Hukuku Dersinin Ardından
414
Kanunu, Türk Ticaret Kanunu, Bankacılık Kanunu başta olmak üzere
işlerine yarayacağını düşündükleri tüm kanun metinlerini getirmele-
rini istedim ve bunlardan yararlanmanın serbest olduğunu sınav tali-
matında belirttim.
Sınavda 4 soru sordum. Sorular şunlardı.
1. Banka, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nda tanımlanmamakla birlikte,
kısaca, mevduat toplama, kredi verme veya bankanın tekelinde bulunan
işlemlerle uğraşan anonim şirket şeklinde tanımlanabilir.
a. Bu tanıma göre, banka işletmesi, bir ticarî işletme midir?
b. Banka tacir midir, neden?
2. Türkiye’de bir bankanın kuruluşu için izin şartı göz önüne alındığında
( 5411 s. Kanun m. 6), yasal koşulları taşımayan veya izin almayan bir
anonim şirket, mevduat toplama, kredi verme veya bankaların tekelinde
bulunan bir işlemle uğraşırsa, banka olur mu? Eğer yanıtınız hayır ise,
hukuki statü açısından nasıl bir durum (tacir, tacir sayılanlar, tacir gibi
sorumlu olan vs.) söz konusu olur?
3. Bankacılık Kanunu’nun ana taşıyıcı kolonlarından biri olmasına rağmen
“banka” tanımlanmamıştır. Bu tercihin nedenini yazarak, yerinde olup
olmadığını tartışınız.
4. 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun “Kapsam” başlığını taşıyan 2. mad-
desinin son fıkrasında, “Bu Kanunda hüküm bulunmayan hallerde genel
hükümler tatbik olunur” düzenlemesi yer almaktadır. Bu düzenlemedeki
“genel hükümler” ile” kastedilen nedir? Açıklayınız.
Sınav soruları ile karşılaşan tüm öğrencilerin hemen yanlarında
getirdikleri kanunlara sarıldıklarına tanık oldum. Her biri, değişik ka-
nun metinlerini inceliyordu. Sınav bittiğinde sonucun nasıl olacağını
merak ediyordum. Bu yüzden hemen sınav kâğıtlarını okumaya baş-
ladım. Öncelikle şunu fark ettim ki, öğrenciler cümle kurmakta çok
zorlanmaktaydılar
5
. Devrik cümleler çoğunlukta idi. Hâlâ hukuk dili
ile bir cevaplandırma yapmakta güçlük çektikleri görülüyordu.
5
Bunun nedeni, ilkokul yıllarından başlayarak, eğitim sistemimizin sadece oku-
maya, anlamaya ve test tekniğine dayanmasıdır. Eğitim faaliyeti içerisinde, dü-
şündüğünü yazıya dökme, maalesef, önemli bir yere sahip değildir. Bu yüzden,
kalemi tutuk öğrenciler ortaya çıkmaktadır.